Ana içeriğe atla

Baktığınız şey gördüğünüz şey mi?



Bakmakla görmek arasında ki ince çizgide yaşarız çoğumuz,bazen ön yargılarımız bazende geçmişte yaşadığımız duygularımız gerçeği görmemize engel olur.

insan uzak dura dura uzaklaşır zaten ,öyle lafta sen aklımdasınla da olmuyor, zaman, mekan ve iş hayatı yoğunluğunda uzaklaşırız birbirimizden, hayattan kopmalar başlar sevdiklerimize daha çok bağlanırken,sevemediklerimize karşı daha çok empati duymaya başlarız.

Beynimizde büyütürüz sevgiyi de ,nefreti de...
Sevdiklerimizin de bizi aynı  şekilde sevmesini bekleriz, ama ne yazık ki öyle çok seviyorum demekle olmuyor,bu her zaman karşı tarafa yetmiyor.

Kendi kafamızda yarattığımız gibi olmalarını bekleriz, oysa ki her insanın duygularını gösterme şekli, farklıdır, eğer kafamızda yarattığımız profile uymazsa, görmezden geldiğimiz ufak tefek şeyler gözümüzde büyümeye, başlı başına sorun olmaya başlar.

Gözümüzde ilah yaptığımızı birden gönlümüzü  izinsiz yıkan işgalci olarak ilan ederiz.

Çok sevdiğimiz kişiden ayrılmak için bahaneler ararız, bunun için çokta çaba sarf etmeyiz her zaman bir bahanemiz vardır, aradığımız karşı taraf bize vermediği için, artık o kötü biridir!

Kimseyi değiştiremeyeceğimizi kabullenemeyiz, biz aynı kimlikte kalıp, onun kalıplarını kırmasını bekleriz, aslına ,kendimiz için kukla hayatlar isteriz, ''Seni seviyorum'' dediğinde onunda ''seni seviyorum'' demesini bekleriz.

 Oysa sırf beklentiyi karşılamak için değil içinden geldiği için demelidir, ama bunu bir türlü kabullenemeyiz. Aynı şeyleri aynı anda hissetmeye mecburmuş gibi davranırız, belki de onun  şu an bu duyguyu hissetmediğini,  şu an beyninin başka işle meşgul olduğunu kabullenemeyiz, illa istediğimiz anda bizimle aynı duyguları yaşamasını isteriz.

Başlangıcın bitişidir aslında.
Hayatımızda ki insanları olduğu gibi kabullenmediğimiz sürece acı çekeceğimiz bir gerçektir. bakmanın görmek olmadığını  çevremizdeki insanlarında bizimle aynı olaylara gülüp ağlamak zorunda olduğunu bir türlü kabullenmeyiz.

Bazen biz ,bize bakıp gülümserken içinden neler geçtiğini bilemeyiz.

Bir bayram sabahı camide vaaz veren imam, ön tarafta saf tutan bir köylüye gözü takılmış o anlattıkça köylü iki gözü iki çeşme ağlıyormuş.

Köylünün ağlaması imam efendiyi dahada şefke getirip, kendinden geçercesine anlatıyormuş, köylü daha da fazla göz yaşları döküyormuş, vaaz bittiğinde hoca efendi köylüye doğru seslenip beklemesini rica etmiş,camideki insanlar gidince...

 Köylüye;  kendi anlatırken ağladığı için çok duygulandığını  ve o ebedi alemi anlatırken köylünün hangi düşüncelere daldığını çok merak ettiğini dile getirmiş.

 Köylü söze başlamış; hocam,benim bir keçim  vardı çenesinin altında bir sakalı vardı, evin içerisinde beslerdim onu  bana  can yoldaşı olmuştu fakat fakirlikten satmak zorunda kaldım siz anlattıkça başınızı salladıkça  çenenizdeki sakal sallandıkça hep keçim geldi aklıma!

Hoca şok olmuş bire mel un yıkıl karşımdan bende neler düşünüyorsun sanmıştım püü sana demiş...

 Sözün özü insanların bizimle aynı düşüncede olduğunu sandığımız anlarda bile neler düşündüğünü anlayamayız. eğer sevdiğimiz biriyse bizi düşündüğünü sevmediğimiz biriyse art niyetli bir şeyler düşündüğünü tahmin yürütürüz.

Okuduğumuz kitaplarda, seyrettiğimiz filmlerde yakınlarımızın yaşadığı olaylarda   kendimizi görmesek  bu kadar bağımlısı olurmuyduk...


Yorumlar

  1. Sevgide yani ikili ilişkide eh az biraz da karşılık bekleriz heralde kuğum ne dersin..1 gün, iki gün, bir ay, üç ay..Yoksa olmuyorsa sende de sevecek daha doğrusu sevgini gösterecek hal kalmaz herhalde..İkili ilişkide yani kadın-erkek ilişkisinde beklenti vardır ve esastır..Beklentisiz sevgi, sadece ve sadece "Evlat ve Tanrı" sevgisinde olur..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka canım,ama karşındaki kişide şöyle düşünebilir ben sana sevgimi gösteriyorum fakat sen anlamıyorsun! senin istediğin sevgiyle onun gösterdiği sevgi gösterisi farklı olabilir.
      Sev beni demeklede sevilmezki:)) hadi sev benii:))))

      Sil
  2. vaaaaav tek kelime ile müthis asil kadinim .
    kalemine yüregine saglik seviyorum seni yetmedigini bile bile .

    izninle facede paylasacagim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki paylaşabilirsin bitanemm,
      bende sana sarıldım.

      Sil
  3. Ne kadar doğru tespitler bunlar güzel kızım, çok hoşuma gitti yazın, eline sağlık. Bu arada imam ve köylü hikayesine çok güldüm, rahmetli annem de benzer bir hikaye anlatırdı, sakal kısmı aynı sadece anneminki hapisaneye atılmış bir alim ile (yani bilim adamı)cahil köylü arasında geçiyordu, alim köylüye uzun uzun bilimsel bir şeyler anlatıyor, köylü ağlıyordu, alim de anlattıklarına ağladığını sanıp sorunca tıpkı senin yazdığın keçi hikayesini anlatıyordu:))alim de kapıyı vurup "gardiyanlar Allahaşkına bu adamı başka hücreye koyun" diyordu:)))

    Şimdi canım insanlar değişmez, dediğin gibi değişmesini beklememeliyiz, ummamalıyız, insanlardan en iyisi fazla bir şey beklememek, komşuysa komşu işte, çok fazla şey beklemeyeceksin, ya da arkadaşsa..sırrını vermeyeceksin gün gelir arkadaşlık biter sırrını senin aleyhine kullanabilir...şu yaşıma geldim insanlara en iyisi fazla samimi olmamak, fazla güvenmemeyi öğrendim..bak hani daha önce demiştim ya, dobra dobra her şeyi konuşmak yüzyüze söylemek karşındaki insana verdiğin değeri gösterir ama bazen bu ters de tepebilir..insanlar yalakalıktan hoşlanır çünkü..(ben değil, ben hoşlanmam ve aşırı üstüme düşülürse işkillenirim tersine)sevgi güzel de, aynı apartmanda oturunca, aynı evde oturunca bakalım birbirimizi sevecek miyiz? Bu herkes için geçerli, sanalda sevmek kolaydır ama gerçek hayatta aynı evin içinde oturduğumuzu düşün bakalım kimler kimlerin hangi huylarına kimbilir nasıl gıcık olacaklar?:))ben ona, o bana, Ayşe sana, sen Ayşe'ye gıcık olacaksın teorim bu aynı evde yaşayınca birbirini sevmek daha zor oluyor:)sanırım ne demek istediğimi anlatabildim:)yani kafaya fazla takmamak lazım..
    kocaman öptüm:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annem aynı evdede olsa insanlar saygı gösterirse birbirine sorun olmaz aynı evde yaşamak mı , öz anne babası bile zaman geliyorda aynı evde yaşamaya tahammül edemiyor ,arkadaş hiç etmez,ben yalnız yaşamayı çok seviyorum sanırım bunu kolay kolay değiştiremem:))
      demek istediğini anladım:))
      kocaman öptüm.

      Sil
  4. Yine güzeldi...

    Hayatımızdaki insanları geldikleri kadarıyla oldukları yerde karşılamayı öğrenmek gerekiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim canım,bencede öğrenmek gerekiyor hatta bu konuda kendimizi zorlamamaız gerekiyor:)

      Sil
  5. Ha bu arada resim çok ilginç, sol taraf köprüye üstten bakıyor, sağ taraf alttan çekilmiş...ilk anda bu farkedilmiyor ama bal gibi bir optik yanılma oluyor..sanki soldaki adam köprüden düşecekmiş de tutunmuş gibi..:))yazına çok uymuş gerçekten bazen çeşitli olaylara da böyle bakıyoruz...siyasi konularda özellikle...nasıl buldun böyle uygun bir resmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet resim çok ilginç annem ,yazının üstüne resimi koymadım bu resim uzun zamandır arşivimde severek baktığım bir resimdi,ilham kaynağım bu resim,resimin altına yazıyı yazdım :)

      Sil
  6. sevgili bücürük ve ben
    yorumuna katiliyorum rahmetli annanemin tabiri ile
    "is kasik tokusturmaya gelince degisir ,,

    uzaktaki sevgiler daha saglam uzakta olduklari icinmi belki ,
    bilmiyorum sanirim senin dedigin gibi kafaya takmayalim
    muhabbetle


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Allah ne verdiyse arkadaşım,
      Evet, en büyük aşklar bile evlenip, aynı evde oturulunca bitiyor denir hep:)uzaktaki sevgiler sağlam olmasından ziyade bir araya gelinmediği için bence daha rahat sürüyor:)işin sırrı sanırım bir araya gelmemek:))))o zaman abla-kardeş bile hırgür oluyor:)çünkü bilmediğimiz, görmediğimiz huylar gün yüzüne çıkıyor..
      sağlıcakla kalın

      Sil
  7. Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar.Ne kadar dost olursam olayım,kapıyı aralık bırakırım,yoksa kırılırım.İyi pazarlar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli olan da bu zaten, nerede çokluk orada !okluk derler eskiler:))
      mesafe önemlidir,bir o kadar yakın bir o kadar uzak olmayı iyi ayarlamak lazım:)
      güzel pazarlar.

      Sil
  8. :))Keçiye çok güldüm:)Gerçekten insan herşeyde herkeste bir parça kendini arıyor.Bir türlü karşımızdakini olduğu gibi kabul etmeyi beceremiyoruz.Bence istemiyoruz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Kabullenmek yerine yeni bahaneler üretiyoruz canım.

      Sil
  9. Siyahkuğum yazında ifade ettiğin tespitler çok doğru. Tüm mesele nedir biliyor musun? Biz sevginin ne demek olduğunu, anlamını çözemedik. Sevgiye bakışımız hep menfaat ve karşılık beklercesine. Ben yaptım sen de yap. Ben sevdim sende sev.İllaki karşıdaki kişiyi sevebilmek için kendi kalıbımıza sokmak isteriz. Oysa öyle mi? Sevgide karşılık aranır mı? sevgi emektir, sevgi özveridir, sevgi mangal gibi bir yürektir.Karşıdakini olduğu gibi kabul etmektir..Her şeyde olduğu gibi hayatımıza anlam katan bu güzel duyguyu bile tam layıkıyle yaşayamayız. Canım emeğine, kalemine yüreğine sağlık. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de şu var canım belkide karşımızdaki insan seni seviyorum kelimesi yerine sevgisini başka bir şekilde ifade ediyordur,onu keşfetmekte bize kalmış her şeyi elimize hazır berilmesine o kadar alışmışızki işin kolayına kaçıyoruz ,seni seviyorumu söyle kurtul biraz oldu bittiye geliyor zaten.:)) seninde yüreğine sağlık canım.
      sevgilerimle.

      Sil
  10. İnatla değişmeyen durumumuz beklentilerimiz :D Karşılıksız sevmeyede gücümüz yeter mi bilmem :) Emeğine sağlık canım ... Kocaman sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnce bir çizgi var canım benim,sen o kadar değer verip özveri gösterdiğin halde karşılık görmüyorsan o kişiyle hiç uğraşma ,umutsuz vakkadır zaten:)))
      insan değer verince illa ki karşılık görür sadece beklediği karşılığı görmeyebilir:))

      Sil
  11. Canim ne kadar guzel yazmis ve sevgiyi ne kadar guzel yorumlamissi n..karsilikli yada degil..sevgini gosterebiliyorsan ve sanada gosteriliyorsa ne mutlu..arkadas, akraba, anne baba, kardes es, sevgili kimden olursa olsun..birde sev beni seveyim seni diye de laf vardi galiba??Neyse baslangic resmi duz kopru ve ters kopru super bir paylasim..hmm yanlizligi sevdigini yazmissin galibam yanliz yasiyorsun "Melek??" olarak..geliimmi yanina guzel Kugum .. bak ben seni karsiliksizda olsa seviyorum ama noooo sende beni seviyorsun..bir annen var yukarda ki yorumlarda Bucuruk ve ben..ehhh bende ablan olim ozaman hi ne dersin?? galiba cok lafladim..uykum gelmedi hala konusacak kimsede yok napim :)))sarildim kocaman canim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım
      Ben insanların değer ve özveri gösterdiğinde mutlaka karşılık göreceğine inanıyorum,bu karşılık beklediği karşılık olmayabilir,insanlar genelde duymayı bekler kendi bulmayı sevmez duymak daha kolayına gelir.

      Tabi ki en güzeli anında görmektir ama emek vermedende bir şeyi elde edemeyiz ekmeği bile çiğnemeden yutamayız değilmi?

      :)) Alemsin Melek mi? ah evet Minelle yaşıyorum ben:))Gel canım gel ne çok konuşurduk,hem sen karşılıksız sevmiyorsun ki bende seviyorum seni hem daha sana yemek yapacağım imamı bayıltacağız:)))

      Annem çok özel benim için olur sende ablam ol ablaaa bana çikolata alsana,abla bana su getir, ablaa karnım acıktı:))) heheh hiç derdim bitmez ona göre:))
      Ben çok konuşurum farketmez :)
      karşılıklı olsak sabah kadar konuşurduk hatta sen uyuklamaya başladığında uyuma diye dürter anlatmaya devam ederdim:))
      sarıldım kocamann öptüm...

      Sil
  12. Ben herkesin sevgisini göstermenin farklı bir yolu olduğunu düşünüyorum burada önemli olan iyi tanımak,tabii bu hem zaman alıyor hemde insanı yoruyor.Ellerine sağlık siyahkuğum.Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Püf noktada bu zaten karşımızdakini ne kadar tanıyoruz yoksa sadece tanıdığımızı mı sanıyoruz!
      çoğu zaman söylediğimiz cümleler aslında duymak istediğimiz cümlelerdir! kimden neyi ne kadar isteyeceğimizi bildiğimiz zaman kendimize daha az acı çektireceğimizi düşünüyorum.
      seninde yüreğine sağlık ablam,sevgilerimle.

      Sil
  13. Ben sevdiklerimi hep aklımda tutarım kuğum. Telefonla konuşmayı sevmediğim için mesaj yazmakta bana samimi gelmediği için genelde bu tarz şeyleri nadir yaparım. Ama konuşmasam da hep düşünür dua ederim. Ve benim arkadaşlarım genelde aylarca görüşmesekte görüştüğümüz an daha dün ayrılmışız gibi samimi ve sıcak oluruz.

    Bu arada hoca çok kızmasaymış köylüye yazık ama ya :)

    Evet insan hayalleri kadar vardır her hikayenin baş kahramanı olmayı hayal ettiğimiz ve ondan kesitler halinde kendimizde bulduğumuz için bağlanırız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Budur bak ne kadar güzel örnek vermişsin Nurum,
      karşındaki insanlar seni anlamasa derlerki bak bu umursamaz aklına bile gelmiyorum haftalardır ne arıyor ne soruyor!
      böyle düşünse araya soğukluk girer onun yerine seni anşladıkları için uzun süre konuşmasanda ilk konuşmada sanki dünmüş gibi samimi oluveiyorlar.
      her şeyin başı anlayış diye düşünüyorum tabi ki bazen yaşadığımız olaylar günün gerilimi aynı düşüncede olamayız,zaman gelip bir ara müslüman bir merak et diyebiliyoruz:)

      Hoca da şok olmuş ne yapsın):)

      Mutlaka hepimiz o hikayenin kahramanını kendimizmiş gibi düşünmesek kendimizden bir şeyler bulmasak, bağlanamayız.
      sevgilerimle.

      Sil
  14. Yaşım 48 hala öğrenemedim hemen sevmemeyi, güvenmemeyi..Bu yazın bana neler neler anlattı siyah Kuğum..
    Ama seni gerçekten seviyorummmm.

    YanıtlaSil
  15. Resim süper ötesi bu arada. Kocaman bir duvara asmalı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ooo sen o kadar varmısın:)) şaka şaka zaten tahmin ediyordum:))
      yaş kaç olursa olsun halen küçük kırılgan çocuk kalbimiz bizimle,kocaman öptüm yağmur yüreklim bende seni seviyorum illa görmeye gerek yok ki değilmi,görsen daha çok severdin dermişim:)))

      Sil
  16. çok güzel bir yazı olmuş canım...
    yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil
  17. ben geldin lezzetli kasen öptü hayırlı bayramlar:)))
    oh kuzum yaz sen yaz okucam ben:)))
    öyle sevmek hemen olmuyoki gülüm heleki yaşananlar okunanlardan sonra:))
    bende seviyorum seni:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasemm lezettli güzel kasem,
      tamam sen oku ben hep yazarım:))
      sanada hayırlı bayramlar canım,
      yuppiii sevgi pötürcüğüyümdür zaten:))
      bende seniiii:))

      Sil
  18. Merhabalar,

    Bakmakla görmek arasındaki ince çizgiden bahsederek başlayan bloğunuz ortaokul sıralarındayken Türkçe dersinde işlediğimiz, değerli edebiyatçımız Nurullah Ataç’ın "Bakmak ve Görmek" başlıklı önemli bir metinini çağrıştırdı bana. İnterneti deşdettim ama, parçanın tam metnine ulaşamadım.

    Bakmak ve Görmek arasındaki o önemli fark, çoğu zaman yaşantımızın anlamını da belirler, hatta yaşam kalitemizi, insanlarla davranışlarımızı, kısacası hayat tarzımızı belirler..

    Görmek istem dışı, görebilme kabiliyetimiz var olduğu sürece görme duyumuza gelen sinyallerin beynimizde anlam bulmasıdır... Gördüğümüz şeylere bakmak ise, neden ve nasıl sorularıyla bütünleşir ve bu sorulardan beslenir...

    Eğer bakmayı bilmiyorsak, her şeyin rengi aynı görünür insana... Bakış açısı da buradan gelir zaten...

    Vaaz eden imam ile onu dinleyerek coşan köylü arasındaki anekdot meseleyi çok güzel anlatıyor zaten.

    Kaleminiz ve yüreğiniz güçlü ve daim olsun efendim, saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar hocam, Tabi ki her insanın bakış açısı ve rengide farklıdır bu da gayet doğal zaten hepimiz aynı olsaydık hayat güllük gülüstanlık olmazdı ki daha farklı sorunlar çıkardı ortaya mesela herkes aynı anda aynı şeyi aynı kişiden istediğini düşünsenize,ne büyük karmaşa olurdu.
      sizinde yüreğinize sağlık hocam.
      selam ve dualarımla.

      Sil
  19. merhaba sevgili kuğum...sahiplenmeden sevmeyi beceremeyen bir milletin çocuklarıyız.böyle öğrendik.sahiplenince bakış açısıda,davranış biçimide,sevgiyi ifade biçimide değişiyor.oysa olduğu gibi kabullenip hoşgörüyle yaklaşsak o kadar şey değişiyor ki!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba alanayım.
      huyumuzdur benim o demek:))
      aslında sahiplenmeden sevmeyi becerebilsek her şey daha kolay olur birde karşı taraf illa dürtülmeyi beklemese:))

      Sil
  20. Karşılık beklemek yersiz olur ve insan çok kırılır.Her kesin kapasitesi aynı değil sonuçta:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zona ve Ben...

 Küstüm!  Bu kuğu nerelerde diye  Hiç merak ta etmiyorsunuz?  Ölsem yedim çıkmış olacak.  Bir tek Benbir sormuş Allah razı olsun.    H asta oldum   o kadar  çok yemek Bloğu yapan arkadaşım var ancak bir tas çorba yapanım yok! Al kuğu bu çorbayı içte iyileş diyenim yok! Üç haftadır zona ile mücadele ediyorum daha önce bu hastalığa yakalanan blogcu arkadaşım A hesteydi-beste ile    hasta olduğu dönemlerde  konuşmuştuk hasta olduğu dönemlerde... ''Çok ağrılarım var acı çekiyorum'' demişti ve bende ona ''seni anlıyorum'' demiştim aynı acıyı yaşamadan anlayamıyormuş insan. yatağa hapseden ailevi ilişkilerden çevreden ve işten koparan bir hastalıkmış.  Son zamanlarda  istediğim bir kaç gün tatildi. Çok yorgundum yorgunluk stres sayesinde bir anlık boşluğumdan beni yakalayan bu hastalık.  Üç hafta  önce, sadece bir dakikada çıktı ve ilk olarak minnacık bir kaç sivilce gibi boynuma yerleşti sıcaktan olduğunu düşünüp ağrılara kulak asmadım.

Şşş! Kızlar bağırmaz

 Şşşş Kızlar bağırmaz  Eğer anne ve ya anne adayı  iseniz mutlaka izlemeniz gereken bir  film... Bu filmin bir karesine  instagramda  rastladığımda izlemeye karar verdim  Ramazanda  gece birde işten gelince  sahura kadar  uyumayayım diye  açtım filmi.   Film o kadar etkileyici ve sürükleyiciydi ki     film bittiğinde  sabah ezanına sadece beş dakika kalmış...  Sadece su içebildim filmin üzerine  yemek falan yiyemezdim zaten rüyamda da  Şirini gördüm  günlerce içimden çıkmadı  . Filmin beni bu kadar çok etkilemesinin sebebi ise çok gerçekçi olması  ... Oyuncular:Babak Hamidian, Merila Zare'i, Tannaz Tabatabayi  Tür:İran SinemasıYapım  Yılı:2010 Orjinal İsim:Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand  Puanı 8.2 Bir okuyucunun yorumu Dünya meşgaleleri yüzünden çocukları ile ilgilenmeyen ebeveynler Şehvetleri  ve sapkın düşünceleri  kendini bile düşünmeyen   caniler, masumların hayatlarını karartan sübyancılar... Dile düşmemek için şik

mutsuz bir insancık

 bazen kaçmak gerekir, kendinden , herkesten. çok bunaldım .çok yalnızım o kadar yalnızım ki  her gün pazarları dahil  16 saat çalışıp yine de çok yorgun değil. çok yalnızım. kimseye açıklayamadığım tuhaf bir yalnızlık.iki kaşımın arasında zaman geçtikçe  çıkan iz , ne kadar somurtkan biri olduğumun gayet açık kanıtlarında biri olsa gerek. ahh tabe efenim ne diyorsun be kuğu nerelerdeydin diyeceksiniz ! devrik cümlelerimi itinasız  virgülü noktası doğru yerde olmadını bildiğim  satırlarımın pek kimsenin umrunda olmadığını düşündüğümden sadece beynimde yazıyorum. mutsuz yalnız hatta halen fakirim...  hayatta en çok istediğim bir evimin olmasıydı ben biriktirdikçe ev fiyatları arttı .ben mutlu olmaya çalıştıkça sorunlar daha da arttı. bazen yaşamıma son mu versem diyorum sonra iğne batsa uf uf  diyorum canımın çok tatlı olduğunun farkına varıyorum . şey gibi bir  şry bozulsa onu tamir ederken daha da çok bozuyorum. . sonuç olarak mutsuzum .