Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nil'i yaşatabilirmisin?

Sevgili Sinope'min bloğuna uğrayanlarınız bilir. Arkadaşının oğlu bir anda hepimizin oğlu oluverdi Küçük Doğukan Organ nakliyle  hayata geri döndü.  Ailesi kadar sevinmemiz mümkün değil ancak o sevinci bizde paylaşmaya çalıştık. O günden bu yana düşündüğüm, Doğukan iyiydi artık ya o organı bağışlayan aile, iç acısını evladını kaybetmeyen biri ne kadar anlamaya da çalışsa bilemez değil mi? Şahsım adına  üstüne kötü düşünmeyi bile konduramadığım kızımın   başına bir şey gelse, Allah korusun hayalini bile kuramadığım bir durum, hangi anne  böyle bir hayal kurar ki!  Her anne evladını beyaz gelinlikle hayal eder beyaz kefenle değil. Bu gün  Sevgili Kalbegdenyol bloğunun sahibesi arkadaşım bana Nil'in hikayesini anlattığında  ,okuyup geçebilirdim,Annesine sabırlar dileyip yaptığını takdir etmekle yetinebilirdim,Bu Nil olmayabilirdi bu benim kızım, sizin kızınızda olabilir! O zaman yine böylemi olurduk.Ateş düştüğü yeri yakar çevresindeki ateş zamanla söner  ateşin yakıp

Elmada ki kurtlar!

 Elma ağacında, çürümeye yüz tutmuş bir elmanın içini  kurtlar sarmış, küçük kurtçuk yanında  elmayı kemiren büyük kurtçuğa  merakla sormuş. -Herkes elmanın yuvarlak olduğunu söylüyor, sence yaşadığımız bu yer yuvarlak mı?  -Bende bilmiyorum demiş büyük kurt  Küçük kurdun kafası karışıkmış duyduklarından, merak ediyormuş! - Yaşadığımız bu yerden başka yerler ve bizden başka canlılar varmış diye söylüyorlar.  -Bizim elmamız dan başka elmalarda varmış ve onlarda da hayatlar, yaşayanlar varmış, hatta  dünya diye bir yer varmış orada , bizden büyük ve bizden çok zeki, tuhaf yaratıklar varmış bunlar kendilerine insan diyormuş, bizden daha fazla gelişmişler, insanların araçları varmış, tuhaf bir dilleri varmış. Bu insanlar bizi kaçırıp üstümüzde deneyler yapıyormuş.  Büyük kurt:  -Bende duydum  ancak  buralarda  gören olmamış, kimi kaçırmışlar da geri getirmişler ki? Diğer kurtçuk: -  Bir gün yaşadığımız bu elmanın sonu gelecekmiş diyorla

Öğretmenim.

Atatürk`ün dünyada `başöğretmen` sıfatlı tek lider olduğunu Bir geometri kitabı yazdığını. Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasını bu yazdığı kitapla bizzat Mustafa Kemal olduğunu Yıl 1938, Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiir`den alıntı : "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" Norveççe`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu `Atatürk çiçeği`nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını öğrendim.  Öğretmen olmak  herkesin harcı olmasa gerek,  bazı ebevynler gün gelip  öz ve biricik evladına dayanamazken,  Öğretmenlerimiz  bir sürü çocuğa sabırla  bilgi öğretmeye çalışıyor.  Bütün Öğretmenlerimizin  günü kutlu olsun...

Migren

 Günlerdir  istenmeyen bir sevgili gibi beni terk etmeyen baş ağrıma sesleniyorum, Seven insanın gözü kör olurmuş derler ya . Bu sevmeyen içinde geçerliymiş  anladım.   Senin yüzünden artık gözlerim görmüyor bu sevgiden değil  verdiğin acıdandır.    Bu kadar mı can yakılır bu kadar mı ısrar edilir? Sevilmediğini bile bile bir insanın üstüne bu kadar mı  ısrarla  gelinir! Seni sevmiyorum ,sevmediğimi anla diye araya hatırı sayılır insanları(Doktor) koydum, baktım anlamıyorsun ara mıza mesafeler, engeller koydum(ilaç) neden halen anlamıyorsun seni istemiyorum. Baktım halen anlamıyorsun, yaşlı teyzelere okutup üflettim , sende hiç geri adım yok, nasıl bir şeysin sen?  Bana acı acı veriyorsun, anladım sen bana aşıksın fakat ben seni sevmiyorum lütfen bırak peşimi . Aşk iki kişiliktir, bir taraf istemezse bunun adı aşk olmaz,  hem bana  hem kendine acı veriyorsun,  bırak artık beni, sen sorunlusun kimseye aşık olamazsın, kendine bir dünya çiz ve benden uzak d

Ne kadar?

 Çok okumuş olabilirsin ancak, hayatın kitaplardaki gibi sonunu çözemeyiz, sıkıldığımız an elimizden bırakıp daha sonra başlayamayız. Çok gezersin her yeri görmüş olabilirsin, ancak gezdiğin yerleri bir gezmek vardır ,birde gezmek vardır, gezersin hiç bir tarihi özelliği seni ilgilendirmez, o yerin geçmişi, sen gitmeden önce orada kimlerin nasıl hayatlar yaşadığı değilde sana cazip gelen sadece değişik bir gün geçirmektir. Yada çok biliyorsundur, ancak karşındaki kişi sana derdini anlatmaya başladığında bir an önce  sözü bitirip sıranın sana gelmesini bekliyor olabilirsiniz.  Hatta düşüncelerini bir an önce aktarabilmek için sözün sonunu beklemediğinizden  ,tam olarak anlatılanı anlamayabilirsiniz. Karşınızdaki kişide  sözünün kesileceğini anladığı anda aranızda bir yarış olur ,o anlatıp içini rahatlatmak isterken siz bir an önce deneyimlerinizi paylaşmak istersiniz, aslında  karşınızdaki kişinin amacı sadece biraz rahatlamaktır. Çok bilen biri nerede susacağını da bilmes

Mavi

Kadın o sabah saçlarını her sabahki gibi özenle toplamak istemedi, aynaya baktı ,bu gün kendine güzel gelmiyordu,uzun uzun kaşının üstündeki sivilceye baktı iç geçirdi, içinde bir sıkıntı vardı.  Özensizce saçlarını elleriyle düzeltti, tişörtünü burnuna doğru çekip kokladı,üstünü değiştirmek  zor geldi,parfümünü  üstüne sıkıp ,çantasını alıp evden çıktı.  Telefonundaki mesajlara baktı, ''hadi neredesin!!'' diye yazılmış bir sürü mesaj  dudağını kıvırdı, ''hep ben bekledim birazda sen bekle''bu bir isyandı sanki. Sevdiğiyle bulıuşacaktı,sevdiği!  Buluşma noktasına geldiğinde, tedirgin ve beklemekten sıkılmış sevgili bilmem kaçıncı sigarasını içiyordu, yaklaştı, masaya geldiğinde ayaklanan adam yaklaşıp yanağından öptü. Kadın'' sigara kokuyorsun'' dedi.Adam tuhaf olmuştu, oysa onunla tanıştığından bu yana sigara içiyordu fakat böyle bir kelimeyi ilk kez söylemişti . Şaşkınlığını üstünden atan adam sordu''

Bulmak

Hayatınızda tanıdığınız  en mutlu insan her zaman mutlu değildir,  mutlu insanlarında kötü günleri, düş kırıklıkları, tartışmaları , kayıpları,unutamadığı sevdikleri, geçmişe baktığında pişmanlıkları elbette vardır. Onları mutsuz insanlardan ayıran özellik bu sorunları başarılı bir şekilde aşabilmeleri.  Mutlu insanların davranış şekillerini incelediğimizde  kendilerine  öz hayat metabolizması kurmuşlardır, sanırım mutlu ve mutsuz insan arasındaki farkta budur  önemli olan mutsuzlukları yaşamak değil  o dönemi kolayca atlatabilmektir.  Şu an içinde bulunduğumuz durumun daim olmayacağını bilmek çok önemli, çoğumuzun yaptığı,moralimizin bozuk olduğu anlarda , o anlara şahit olan ,ebeveyn, arkadaş, çocuklarımızı kırmaktan geri kalmayız. O an sorunu çözmeye çalışmak en büyük yanlışlardan biridir böyle yaparak  sorunu iki katlarız,karamsarlığa kapıldığımız anlarda  yaşananlara suçlu aramak en büyük yanlışlardan biridir.  Nasıl ki mutluluğu  kendi içimizde bulacağımızı bi

Bazen

Mutluluk bazen  bir gülüşte saklıdır, bazen suskunlukta, bazen çok konuşmakta.   Aslında mutluluk bir arayıştır kimin nerede bulacağı belli olmaz ki!  aklımızdan çıkarmamız gereken  tek şey Bazen bir sivilce sonumuz olur. Bazen verdiğimiz bir bardak su, hayat olur...

Neye göre ,kime göre

Her mutluluğun bir bedeli var, her bedelinde bir mutluluğu var sa   Her şeye rağmen ya hiç mutlu olamayanlar ! Mutlu olmak için her zaman  yukarı değil, bazen aşağı  da bakmayı bilmek gerek!

Ya sende varsa

Mutlu olmak için çok sebep var, elimizdekilerle yetinmeyi bilmek en güzel motive şeklidir.  Yeni ayakkabı, temiz kıyafet, sıcak bir tas çorba, bazen dostça bir sarılma yeter, ya bunların hepsi sizde varsa?  işte o zaman saçınızın istediğiniz şekle girmemesi bile yaşamdan soğuma sebebiniz olabilir!

Bağış

Yüreğimi, mutluluktan esirgenmişler kurumuna bağışlıyorum!

Ama

Bir işe başlarken, yaparken, düşünceleriniz,  Ama, içimden bir ses le başlıyorsa  ,yapıyorum ancak iyi şeyler  hissetmiyorum la devam ediyorsa tam da hissettiğiniz gibidir.   içinizdeki sese kulak verin Sağduyunuz hayatın gürültüsünden sağır   kirliliğinden de kör olmuş olabilir!

Anahtar sensin

Sevmek insana acı vermez ,beklemediği tepkileri görüp,aynı karşılığı bulamayan insan acı çeker.Birden pişmanlık sarar.Neden peki? Ben neden bu kadar özveride bulunabilirken, o aynısını yapmıyor? Sorguladıkça dibe batar... Aslında çevremizdeki insanlar; dost,arkadaş bunları sorgulamak yerine, önce kendimizi sorgulamalıyız. Mutluluk, paramız varsa  istediğimizde hemen sahip olabileceğimiz marketten alınan bir şey değildir, bu bizim elimizde. Örnek verecek olursak hiç düşündünüz mü?   Hayatınıza giren insanların huyları ne kadar birbirine benziyor. Sevmek istiyorum  diye bir ilişkiye başladığınızda sizce  sevilecek misiniz?  Bence hayır... Sevilmek uğruna bedel ödemeniz gerektiğini düşündüğünüz için, tüm sevginizi  karşınızdaki insana  verip,hayatınızı onun etrafında odaklarsınız ,sevilmek için sevmenin şart olduğuna kendinizi  şartlandırdığınızdan sadece kendinizi dinlersiniz. İnsanlar ikiye ayrılır. Derin düşüneneler, yüzeysel düşünenler. Derin düşünen biri yüzeyse

Tahta oyuncak (Kısa hikaye)

 Nafiye 40 lı yaşlarda   kısa boylu,esmer tıknaz, iri gözlü  içe kapanık bir kadındı, hastane kapısında  hasta bakıcılar sedyeye yatırırken   gıkını bile çıkarmamıştı, başkası olsa çoktan bu acıya çığlığı basardı. Birazda alışkanlık vardı  7. bebeğini kucağına alacaktı . Doğum odasına girdiğinde ebe  Nafiye den daha heyecanlıydı, çünkü ebenin o gün  ilk doğumu olacaktı.  Nafiye bile  bu konuda ondan daha deneyimliydi, bu yüzden   ebenin işi çok kolaydı ve  doğum beklediğinden   kolay olmuştu.   Ebe heyecanla  nafiye'ye seslendi ''bayan çocuğunuza ne isim koyacaksınız?'' Nafiye umursamaz bir tavırla  ''ne bileyim  istersen  sen koy adını'' dediğinde,  ebenin gözleri parlamıştı  beklediği şeydi ,ilk doğurttuğu  bebekti, ''benim ismim olabilir mi?'' dedi heyecanla.   Nafiye, olur dedi. İsmini bile sormamıştı ebeye.  Zehra bebek ve nafiye  ertesi gün  hastaneden ayrılırken  , Nafiye ,Zehra  ebeye teşekkür bile etmeden çıkmış

Aslında

Aslında hayat;  yaşamak istediklerinizle, yaşadıklarınız arasında ikiye ayrılır. Yaşadıklarınızı içinize sindirmek için büyük çabalar sarfedersiniz.   Ümit eder üzülür, ağlar, sevinir, gülümser kararsız olduğumuz anlarda  düşünür,  karar verir, zaman zaman büyük mücadeleler verirsiniz...   Yaşamak istedikleriniz için  sadece hayal etmek yeterli.... 

Bilmek isterdim

 Yine aylardan Kasım... Senin de canın acıyor mu? Avuçlarının arasından kayanların  yaprak değil bir ömre ait kırıntılar olduğunu bilmek  sana ne düşündürüyor?  Senide  kavuruyor mu hasret,  ya gururun kırılmışlıkları  cam misali batıyor mu seninde yüreğine? Her dikiş attığında  izinin geçmesini bekliyormusun sabırla?  Yarası kapandığında, izini gördükçe mi anıyorsun yoksa en olmadık anlarda sızlıyor mu?