Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Buz!

baharda dondu yüreğimiz, şimdi sonsuza kadar mı ayrıldı, ellerimiz ağlamasa da gözlerimiz, susar mı yüreğimiz? ...  N.K

Bilmelisin

uçurum kenarında durmuşsan tutunmanın ne anlamı var ki! tutunmayı bilmeli ya da düşmeyi! N.K

Kalp sızım...

Kalp sızın, kalpsizin biri yüzündense unut gitsin!   N.K

Kaybolmuş...

                            nerede buselerin? onları kimler  çalmış! sevdaların hangi masallarda kalmış! sen bir gül dün, yağmur altında kalmış. Sen sevmişsin eller almış! Şimdi  dolaşıyorsun  avare gözlerin dalmış... N.K

Neredesin...

sözlerin sustuğu yerdeyim   gözlerin kan kustuğu yerdeyim   yüreğimin yerlere düştüğü yerdeyim söz söylesem nafile  ağlama yüreğim bi dur!  bi dur! sonun olacak senin bu gurur     bi dur!  yetmedimi ızdırabın yetmedimi çektiklerin bi dur!   kalbim sızlanıp durma   olmaz bi fayda canımı yakmaktan başka...     bi dur!  gözlerim tam gülecekken  ağlama ... N.K

Sevil'in güncesi #33# Ve Final:)

Bir kaç yıl sonra işi bıraktım. Ve aradan yedi yıl geçti...  Babamın hastalanması üzerine Şener'in  de yıllar önce babama verdiği sözü tutarak, babamın yanına taşındık.  Tabi tek farkla  Şener o sözü verirken ikimiz gelecektik.  Bir buçuk kişi fazladan getirdik.  Bir kızım oldu ismini Azra Müjgan koyduk, biride yolda. Şu an yedi aylık hamileyim.  Yolda olanında ismi belli Zümra Nalan , kızlarımıza ikişer isim verdik, annelerimizin isimlerini de koyduk   iki kızçem ve aşkım mutluyum ...  Babam büyük kızım Azra Müjgan'a tahtadan bir beşik yapmıştı şimdi gelmesini beklediğimiz bebeğim ZümraNalan'ı o beşikte  büyüteceğiz.  Yıllar sonra kendi evimdeyim ne tuhaf.  Kendi odamı kızlarıma oda yapmaya karar verdik odadaki eşyaların işe yaramayanlarını ayırıp çöpe atıyorum.  Eşyaları toparlarken elime açık yeşil bir defter geçti yatağıma uzanıp elime aldım ve üstüne baktım üstünde kocaman kargacık kurgacık yazılarla Sevil'in güncesi yazıyor.  Hayat ne tuha

Sevil'in güncesi #32#

 Dün çeyizlerimi Şener le yaşayacağımız eve götürdük ,en büyük destekçilerim annemin komşuları,Büyükannem , halam ve Necatiye tezye, Şule ve annesini hiç söylemiyorum zaten  haklarını nasıl öderim bilmem.   Ev yani evimi çok güzel  yerleştirdiler.  Anneciğimin kendi elleriyle yaptığı  danteller  işlemeler  o kadar duygu yüklüyüm ki . Kına gecemde  Büyükannemle yattık, ona sarıldım   gece odaya babam geldi  ''Anne kalk bakalım bu gece kızımla ben yatacağım '' dedi çok duygulandım sarılıp ağladık  annemin  yokluğu her saniyemde içimi yakıyor neden hiç azalmadı  neden! ve bu evde son gecem halen inanamıyorum şaka gibi geliyor.  Düğün günüm gelip te çattı ve heyecandan kalbim güm güm atıyor,  gelinliğimle fotoğraf çekimleri yapılıp eve geldiğimizde karşımda Nahit'i gördüm  smokin giymişti bir an başım döndü damat gibiydi koluna girip gitmek istedim  gözlerine baktım  bir hareketi yeterli şimdi hadi gel dese gideceğim.  Ve kuşağımın takılıp evden gitme vakti

Sevil'in güncesi #31#

Haftaya düğün tarihi konulacak, akşam Nahit'i aradım haber verdim nişanımı  çok sevinmiş gibi  yaptı  sinir oldum düğüne davetiye yollayacağım dedim, gerek yok telefon et gelirim dedi. Off neden halen aklımda kendime sinir oluyorum Şener'e ihanet ediyormuş gibi hissediyorum ,parmağımda ki yüzük onun ama ya kalbim ? Kalbim kime ait kafam o kadar karışık ki anlatamam düğün tarihi konuldu ve düğün  telaşı sarmışken benim kafam o kadar karışık ki Sanki Şener'i sevmiyorum gibi me geliyor sadece onun bana gösterdiği büyük ilgi karşısında tepkisiz kalamıyorum, seviyormuyum of  ne yapıyorum bilemiyorum.   bir kaç gündür düğün alışverişi için Nalan hanım ,büyükannem, halam ben ve Nalan hanımın bir kaç akrabası koloni halinde çarşıyı alt üst ediyoruz. Ne kadar da çok karışıyorlar saçlarımı yolup ellerine vereceğim, hayatımda sadece  dükkan ve mağazalarda gördüğüm ve hiç bir işime yaramayacak şeyleri beğenme mecburiyetim varmış gibi  beni almam için zorluyorlar. A

Sevil'in güncesi # 30#

Ne güzel bir şeymiş nişanlı olmak ,babam akşamları kapıda sorguya çekmiyor,parmağımda ki yüzük sanki akbil bas geç. Şener gece bekçisi olduğu için gündüzleri genelde uyuyor,işini ilk duyduğumda çok şaşırmıştım artık gece bekçisimi kaldı ki diye.  Meğerse babası  bir  plaza da  bekçiymiş   o zamanlar özel güvenlikler yok tabi babası kaza geçirip vefat edince ,işveren vefalı çıkmış babasının yerine Şener'i almış işe , şu an özel güvenlikte var ama o sadece geceleri çalışıyor. O yüzden gündüzleri biraz uyuyor biraz geziyoruz ,uykuyla arası yok  bütün gün gezsek geeriz ,malum benimde işim var ,bana kızınca süpürgeci cadı diyor. Bu erkekler illa bir takma isim kullanmaya ne kadar bayılıyor. Nurdan abla işi bırkamak istiyor,Rafet ağabeyle yine araları bozuk,''hep kızım için sabrediyorum'' diyor. Bilmem sonları ne olacak çalışmazsa nasıl geçinecekler,çalışırsa parasını kumara içkiye veriyor kadının elinde avucunda kalmamış,ya ileride Şener de böyle bir can

Sevil'in güncesi # 29 #

Ah nihayet en heyecanlı günlerimden birinin sabahı bu akşam beni  istemeye gelecekler,ve  ''gelmişken söz nişan bir arada olsun'' demiş Nalan hanım. Babamla oturup düşündük ''şimdi madem gitmeye niyetin var neden önce söz sonra nişan işi uzatmaya gerek yok''dedi bana da mantıklı geldi.  ''annende yanımızda  yok  organizasyonu yapsın tek başına bu işlerin altından kalkamazsın bir sürü de masraf olacak . sonuçta Şener'in de babası yok,ileride zahmeti yine siz çekersiniz'' '' eğer  niyetin  ciddiyse hiç  uzatmayalım madem ,karşı taraf öyle istiyor ha bu gün ha bir ay sonra ne fark eder ''  deyince bende olur dedim.  Olacak bakalım  içimde  bazen kıpır kıpır bir şeyler oluyor bazende korkuyorum, Sabahın  erken saatinde kalktım.  Şule'm  İstanbul dan geldi ben daha mahmurluğu üstümden atamadım,bir de Necatiye teyzenin kızı geldi  yardım için  ''benim kızı necatiye teyzen baktığı için gelemeyecek c

Sevil'in güncesi # 28 #

Bu aralar hayatımda her şey yolunda gidiyor, oh ne ala diyorum, tabi bir de şükür ediyorum.  Şule'mi çok özlüyorum sık sık telefonda konuşuyoruz bana İstanbul'u anlatıyor,çok büyük bir yer ,tuvaletleri bile bir başka diyor.  Hafta sonları Emre onu gezmeye götürüyormuş,''sanki yabancı bir memleket diyor'' bir  defa kaybolmuş  ,çocuklar gibi oturup Emre'nin geri dönmesini beklemiş , ben olsam   o sokaktan bu sokağa gider daha çok kaybolurdum. Aslında isterim İstanbul'a gitmeyi hiç gitmedim hep resimlerini gördüm ,hikayelerini duydum... Ben küçük   kasabamda mutluyum, alışmışız biz burada  iç içe sıcacık insanlar yaşayıp gidiyoruz.  İstanbul gibi yerde Hiç tanımadığım insanlara selam versem  alırlarmı ki selamı mı!  oysa burası böylemi, sütçüsünden  pamuk şekercisine tanıyoruz hatta hırsızları bile tanırız.  bellidirler  ün yapmışlar artık.  Şenerler beni istemeye gelecekler, içim kıpır da kıpır çok heyecanlıyım,tabi bu arada iki haftadır ye

Mektup

Beni okurken  hüzünlü bir şarkı aç ,sesini çok açma derinden gelsin ,  uzakta ki beni hatırlatsın sana,uzak ta olup bir o kadar yanında... Gözyaşlarını , mendilini ve gözlerini sık sık silmek için ellerini hazırda bulundur.  Dedim ya beni okurken  tüm derdin benmişim gibi oku , başka hiç bir derdin yokmuş, birazdan kapı çalınmayacakmış  yada ocakta yemek yokmuş gibi oku...  Zaten beni okurken, ocağa da neden yemek koyarsın hiç anlamam  bak yine yemeğin  altını yakacaksın!  Beni okurken  bir çok anı ve hatıranı canlandır gözlerinde, sanki hep yanındaymışım gibi oku.  Beni okurken  sanki sen söylemiş ben yazmışım gibi oku... Sevdiklerini düşün, sevdiklerinin de seni senin onları sevdiğin kadar seni sevip sevmediklerini düşün! Beni okurken sanki seni bir ben  bu kadar iyi anlıyormuşum  gibi oku. Beni okurken  fincanındaki çayını yudumla öyle çabucak okuyup bitirme, belki de ayrıntılarda bir şey atlayacaksın ,gözünden bir şeyler kaçacakmış gibi oku... Ve hüzünlü bi

Kanadı kırık martının yüreği kaNadı

iki kanadı kırılmış martıydık.Büyük fırtınalardan çıkmış hayatımızın virane coğrafyasını tamir ederken rastladık birbirimize. Ürktük en başta kendimizi unutup birbirimizin yaralarını sarmaya çalıştık  telaşla. Gözyaşlarımız birbirimizin yaralarına damlıyor,  yangınları kül ediyordu.Çıkarmıydık yıkıntıların altından, izleri kalırmıydı yüreğimizde ?  aynı hataları yaparmıydık? aynı darbeleri beklermiydik yine ? sırtımızdan vurulmanın ürkekliği yıpratırmıydı bizi?   beynimizin bir köşesinde hep soru işaretleri olurmuydu?geçmişin harabelerinde gezinen iki yaralı martı olarakmı  hatırlardık her düşündüğümüzde birbirimizi ? yaralarımıza yaramı ekleriz yoksa önce sarıp yaraları  sonra dahamı çok yaralarız ?  bizi yaralayanlarında acı çekmesini umarakmı yaşarız ?  yoksa her şeye rağmen deyip yeni bir binamı inşa ederiz yüreğimizin en dokunulmaz bir köşesinde ... karmaşık duygularım    yeşermiyor çiçekler içimde  çekemiyorum kokusunu içime papatyaların

Neredesin Aşk?

Gör beni, aksi bir çocuğun sebepsiz yere ağlamasında,   Anla beni, bir annenin çocuğunu azarladıktan sonra,  dayanamayıp , gösterdiği şefkatte... Hisset beni, baharda açan çiçeklerin kokusunda.  Bul beni, ilk kez el ele tutuşan sevgililerin heyecanında.  Duy beni, geceyi sabah ettiğin şarkılarda.  Sar beni,  her  an  ellerinden kayacakmış gibi. An beni, her  hatıranda varmışım gibi. Özle beni, yanında olsam da uzaklardaymış gibi.   Sor beni, bulduğun halde  hiç bulamamış gibi.... N.K

İşte bu yüzden...

Hayat; organ gibidir , ne kadar yıpransa da  zamanla kendini yeniler...  Hani deriz ya ''seni gözüm gibi severim''  vücudumuzda bir tek gözümüz kendini yenilemez.  O yüzden beni  gözün gibi sev !                                      N.K

Sevil'in güncesi # 27 #

Komşularım pek bir yardım sever çoğu evin mutfağını benden iyi biliyor ,bu günlerde en yakın yardımcım; Necatiye teyze, meğerse annemin en yakın arkadaşıymış ta benim haberim yokmuş.  Annemi anlatıyor, mutfakta fasulyeleri kırarken , annem benim mürüvveti mi görmeyi çok istermiş  ''benim kızım saf , onu her yürek taşıyamaz'' dermiş!  Ah anneciğim... Şener ve ben  hayatımın en güzel günlerini yaşıyoruz yada o bana yaşatıyor, yemekler ,gezmeler, piknikler hep komik anılarımız oluyor...  Geçen sabah pikniğe gittik tutturdu ''senin sözün vardı sırtında taşıyacaksın diye '' ya ben nasıl taşıyayım aramızda nereden baksan on beş santim boy farkı var birde  yirmi kilo dev gibi ya da ben cüce. Dün halam geldi  bu hafta sonu Şule'ciğimin düğünü vardı da, harikaaa bir düğündü  beyazlar içinde, gelinlik bir insanı bu kadar mı değiştirir?  O kadar güzel di ki ve Şule'm gitti İstanbul lara kaldım mı tek başıma!  Biz düğünde Şener'le

Mesela diyorum

Mesela yaz aylarında aşklar hep taze ve daha bir başka olur ya hani.  Aşkları yazdan  kavanoza koysak,  kışın soğuğunda en hararetli tartışmalarda açsak bir kavanoz ve havası değişse hayatımızın...  Mesela  mutluluklar mayalasak, küçük küçük renkli kavanozlara,en organiğinden...  Yada üzüntüleri kaynatıp, süzgeçten geçirsek tasası süzgeçte kalsa biz hep mutluluğu yudumlasak...  Mesela küçük küçük sevgiler pişirsek,  her biri göz göz olsa  içine umutları sarıp  sıcak sıcak servis yapsak... Umutlarımızı, doldurduğumuz kavanozun üstüne dikkat kırılabilir! yazsak... Mesela beş  kavanoz mutluluk kursak, beş tanede  yaz havası, sonra bir kaç kavanozda tatil havası, ama en çok ta huzur doldursak kavanozlara, serin ve rutubetsiz yerlerde saklasak...                                           

Yavru Kuğu (Başının Tatlı Belası Kızın)

Nasıl başlasam bu yazıya bilemedim. Herkes bu blogda senin varlığını biliyor,kimi seni iyi bilir kimide kötü.. Ama çoğu kişi belkide bilmez kanatlarının altında bir melek büyüttüğünü.. Sana güzel sıfatlar bulamıyorum annem;çünkü hiç birini yakıştıramıyorum sana,hepsi senin temiz yüreğinin yanında yapmacık geliyor.Gözlerim bu kirli dünyaya açıldı açılalı,sen hep yanımdaydın.Zora düştüğüm zaman sana seslenmeme bile gerek kalmadan yanımda bittin..Bilmediğim şeyleri öğrettin bana hep bıkmadan usanmadan.Yeri geldi seninle zenginliğide yaşadık,yeri geldi evdeki son yumurtayı kırıp beraber yedik.. Bazen çekilmez hallerim oldu sen öylede kabul ettin beni..Derdim olduğunda ilk senin omzuna koştum.. O kadar çok arkadaşım var etrafımda,ama hepsini toplasam senin çeyreğin etmez annem..Senin saçının telini dünyalara değişmem..Bilirsin beni çok süslü laflarda edemem ama şunu bil,fazla sevgimi gösteremesemde bu dünyada kimse senin yerini alamaz.. Öğrenci olduğum için paramda yok anne

Çiğ damlası

 Gözyaşı olup dökülmeli yanaklardan,  Ah olup düşmeli dudaklardan, Sancı olup uyandırmalı tatlı rüyalardan,  Yağmur damlası olup sızmalı parmak aralarından,  Su olup sele karışmalı, rüzgar olup fırtınayla yarışmalı,  İki beden tek ruhta kavuşmalı... N.K

Sevil'in güncesi #26#

Bu günlerde   Nurdan ablanın ağzından düşmüyorum , iş için çıktık arabada doladı  beni diline halim rezillik. ''Kız her uyuyanı öpme bak'' diyor ay allam deli olacağım,Nalan hanım beni çok beğenmiş te bilmem neymiş te yaa bananeee . ''Tamam beni biri beni çok sevsin ,ilgilensin istiyordum da bu Şener çok yapışık sevgi kelebeği gibi biz zıtız ben öylemiyim?'' Nurdan abla kahkaha attı bu sözlerime  ''öylesin ayol sen kendinin farkında değilsin galiba, günde en az yirmi defa öpüyorsun beni''  ''tamam Nurdan abla tamam bir daha öpersem'' ''kızma güzelim siz yakışıyorsunuz'' ''bananee ben istemem öyle'' ''Nasıl istersin sevil? sana acı çektirenimi istersin güzelim, peşinden koşturanımı ? siz kızlar ne istersiniz hiç anlamam''  Sustuk ,ikimizinde yüzü düşük şekilde,  arabada hiç konuşmadık  bir ara içimden ona sarılıp öpmek geldi ama vazgeçtim.  Bana az önce n