Ana içeriğe atla

Biz çocuktuk...



Gülen gözler.    
Biz çocuktuk...

Tabii ki  her şey değişiyor  durduramayız bunu, rüzgar bile eskisi gibi esmiyor, insanlar daha ürkek  daha bıkkın, güvenleri sarsılmış denge kaybı yaşıyor bu gün deliler gibi sevdiği  şeyi  ertesi gün kesip çöpe atabiliyor bu bazen bir eşya bazen bir insan olabiliyor!

  Acıma duygusu, günaha girme ,yasak olması  insanları  bu tür eylemleri gerçekleştirmekten alı koyamıyor, buda aklımıza ne değişti de böyle değiştik? sorusunu getiriyor.

Çocukken    sabah uyanınca, ki sabahları  cami imamını camiye giderken gördüğümüzü  bilirim o kadar erken uyanırdık...
 Televizyon açılır hemen. 
 Uçan kaz Nilss vardı eskiden , jetgiller, Taş devri, heidi, casper birde anime çizgi filmler vardı hatırlayabildiklerim,  bayılırdık izlerken  kahvaltı sonrası bizi kimse içeride tutamazdı ...
 Bütün gün saklambaç ,
kovalamaca oynamaktan  bitap düşerdik
 helede  doktorculuk yok mu:))
 Hadi hadii itiraf edin  ben doktor olacağım diye  sıraya girerdiniz:))
 Açlığımız aklımıza bile gelmezdi  çeşmeye ağzımızı sokar sırayla su içerdik kuşlar gibi...

  Midelerimiz lıkır lıkır ederdi o seslere gülerdik en çok kimin karnından ses geliyor diye,  çocukluk bu kavgada olurdu  en çok tükürürdük kavgada, hemen barışırdık çünkü kimse guruptan ayrılıp eve gitmek istemezdi, zaten öyle kinde yoktu içimizde ,oyuncağı aldı diye bıçaklamak gelmezdi aklımıza zaten ne bıçağımız vardı ne oyuncak vardı öyle çeşit çeşit  oyuncaklarımız  akülü arabalarımız yoktu, oyuncaklarımız  annelerimizin  kullanmayıp bize verdikleri tencereler kenarları  çatlak tabaklar yamulmuş çatallar bambaşka dünyalar kurardık kendimize, 
 Birde kilden , topraktan, çamurdan oyuncaklar yapardık kuruturduk güneşte ben hep canlanmalarını beklerdim minik  çamur kızlarımın...
Hamurumuzda sevgi vardı ileride anne baba olmaktı hayalimiz, ya doktor ya mühendis olacaktık :)) 


Köyde büyüdüğümden artık kim fırına ekmek attıysa   tilki gibi koklar hemen o  bahçeye gidilir  oyun orada devam edilirdi  komşunun ekmekleri fırından çıkarmasını beklerdik zaten ısrara gerek yok bir sini ekmek çocuklara itinayla kırılır,  hamur olmasın diye kesilmez  pekte asimetrik ve incecik olmayan dilimler kocaman yumuşacık ve sıcacık ekmeklerin üzerine  başka bir komşu hemen  bir kalıp  margarini sırayla gezdirir üstlerinde ekmeklerin, öyle bıçakla  falan uğraşmaz...

   Sonra kimisi kimyonlu kimisi salçalı kimisi şeker  serper üzerine ekmeğin derken  bir bakmışsın  komşularda doluşmuş  onlar çay keyfine geçerken çocuklar çılgınca oyuna devam, birde  dondurmacı gelirdi  arabasıyla, havalı kornayı bastımı deli olurduk' Kimisi folluklara koşardı bir yumurta  bir dondurma demekti, evdekiler bağırır bırakın yumurtaları diye kendimizden hariç birde  arkadaşa alırdık, kimde yoksa  idare edilirdi, külahın dibi kırılır içine dondurmadan  bandırılırdı.

 En çabuk kırmızı renkteki dondurma biterdi birde  dondurmacı  uzaklaşınca külahtan düşen dondurmaya çok ağlardık, peçetelerimiz tişörtlerimizin etekleriydi...

 Üstümüzdeki kıyafet  batmış,  
elbiselerimiz  bir yere ilişip yırtılmış ,   burunlar akmış kimsenin umru değil gece olunca eve gitmek istemezdik bazı  analar ellerinde   fışkın gelir kendi çocuklarına  vururken tabi bizim popolarda nasiplerini alır her kes evine evi olmayan sıçan deliğine  haydiyinn haydiyin  dağıtırlar bizi...

 ağlaya ağlaya eve gideriz hemen anneye şikayet anne  ****** annesi dövdü bizi kovaladı:))  anne- ohh iyi yapmış az yapmış size  hortumu takıp  ıslasaydı  keşke yıkanmış olurdunuz, pislerrr...
 Helede pazar ise o gün  berbere gidilir yaa evet evet  kuoför yok o zaman berber Amca tahta bir sandalyeye oturtur , sırayla hepimiz Ali garson oluruz:)) malum bit olmasın ...

 Evde de bir posta ağlarız yıkanmak istemeyiz o leğen buz gibi su kaynak, yada buz gibidir illa  diz kapakları , dirsekler ovulur nasılda çitelerler sanki  çamaşırız arkadaş :)
  bıcı bıcı yapınca tabi uyku kaçınılmaz    yer minderlerine  uzanırdık ninem masal anlatır tabi ev kadın  dolu  koca koca kadınlar gelir masal dinlemeye  , onlar muhabbete devam biz çocuklar çoktan  rüyalar semtinde  gezmeye başlarız büyüklerde bizden kafalarını dinler. gece yarısı bu defa işler değişir komşuların kocaları gelir  kadınları toplamaya haydiyin saat kaç oldu diye, Kar yağdığında  komşunun biri ev ev gezer  dondurma yapardı kardan   bütün komşular   dondurma yaptırmak için sıraya girerdi.Öyle çeşit çeşit kurabiye yoktu , anne kurabiyesi biraz sıvı yağ biraz yoğurt, köy umurtasından sap sarı olur o kurabiye üzeri şekerli şekerli peçka soba , kuzinede pişer.
 Komşuluk vardı , arap sabunuyla bulaşık , sabun tozuyla çamaşır yıkanırdı.
 Yaşlılar hep bir bilgiliydi daha ağırdı , gençlerle tartışırken bile hadi oradan cahil derlerdi.
 Gerçektende  gençler yapamazlardı onların yaptıkları işleri  dikişleri, yürüyüşleri  bile bir farklıydı, ağlayan bebeği eline alırsa susturur ağrısını sızısını anlar birde nazar okurlardı hemen, söylenmeleri çok vardı ama yaşlıydı onlar hep gençliklerini  ,gençken çektikleri üzüntülerini anlatırlardı hiç birinin facesi ,instagramı  cep telefonu yoktu.
 face de torunlarla aşık atmazlardı...
   Bellerinde gizli keseleri vardı  ,gizli bankamatiklerimizdiler.  sırdaştılar bazende biz sırdaş sanardık  gizliden anne babamıza söyler , ve biz yıllarca düşünürdük bunu   babam nasıl öğrendi diye.
   Şimdi çocuklar büyüklerden çok şey biliyor, büyüklerden daha fazla sırları var ve daha ürkünçler.
 Eskiden bebeği severdin gülerdi şimdi bir kaç aylık bebeğe cöe yapacaksın o sana yapıyor cöee diye ...

Sabunla yıkanan saçlar ertesi gün terden yapış yapış olurdu, lastikli donlarımız vardı, naylon terliklerimiz. bazen  terliğin eşi kaybolmuş giderdik eve...
Yağlı salçalı ekmek yerdik biz, oyuncaklarımız yoktu ki oyuncak kavgası yapalım  her cümlemiz saçmaydı  her cümlede kahkahalarla gülerdik.
 Biz mutluyduk...


Not: Yazılarım evladım gibidir:)  blog yazarki'de misafir yazar olarak yazdığım bir yazı, ayrıca külahın dibini Handan hatırlattı:) 





Yorumlar

  1. Kuğu'm selam,bloğunun yeni hali çok hoşuma gitti,çok güzel olmuş..Evet biz çocukken diyeceğimiz çok güzel ,saf,temiz,masum bir çocukluğumuz oldu..Kısacası mutluyduk:)) çocukluğuma götürdün,Çok güzel bir yazıydı sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aleyküm selam Bağnu'm
      Beğenmene çok sevindim canım
      Çocukluğuna götürdüm orada bırakayım mı seni:)))
      Sevgiler canım.

      Sil
  2. Bugüne kadar okuduğum en güzel yazın bu dersem kırılma sakın. Diğerleri güzel değil miydi deme. Ama o köy ekmeğinin kokusu, sabun tozuyla yıkanan çamaşırlar, o kadar canlı anlatmışsın ki, kalemine sağlık kuğu kızım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Bu yazıyı sen okurken ben burada köy ekmeği yiyorum:)
      Yok kırılmam annem herkesin en sevdiği bir yazı oluyor .
      Beğenmene sevindimm ÖPTÜM.

      Sil
  3. Aynen öyleydi biz çocukken, samimiyet vardı, saflık vardı, iyi niyet vardı.. Vardı vardı vardı.. Şimdi yok oldu her şey , en çok neye üzülüyorum biliyor musun kaybettiğim çocuk neşeme :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi minancık bebe gözler felfecir okuyor:)) Bizi bir kundaklarmışlar kırk gün öyle melül melül yatarmışız:))
      Hepimizin neşelerini çaldılar malesef!

      Sil
  4. Gördüğüm en samimi yazılardan biri vallahi. Şimdiki insanlar kendilerini kasıp kavurmaktan ne olduğunu unuttular. Ne varsa eskilerde var gerçekten..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, hormonlu çilek yiye yiye böyle olduk:)

      Sil
  5. Ne güzel bir yazı olmuş. Ben de sayende çocukluğuma gittim. Salçalı ekmeği hala arada kendime yaparım peynirle ne de güzel olur. Yüreğine sağlık Kuğucum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birde soğanla salça kavururlardı yada yemek için kavururken hemen ekmeğimize sürerlerdi :)
      :))

      Sil
  6. Aaahh çocukluğumm.!! Yazan ellerin dert görmesin emii yüreğine sağlık.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim , demek ki hepimizin çocukluğu aynıymış:)

      Sil
  7. Uçan Kaz'ı çocuklarım küçükken onlarla seyrederdim.Kaç yaşındaydım, Heidi'yi seyrederken heyecanlanırdım.Her şey değişti Kuğu'm.İnsanların affı yok.Ben bu yaşıma kadar hiç saygısızlığa meydan da vermedim, Allah bilir kimse de beni kırmadı.Artık kimsenin ne yaşa ne de başa baktığı yok.Af yok.Hissediyorsun direkt söylemese de.Hoşgörümüzü yeniden yerleştirmemiz lazım yüreklerimize.Sevgilerimle canım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ece ablacığım güzel bir dünya diliyorum hepimize iyilik elçisi ilan ediyorum kendimi:)))
      Sevgilerimle ...

      Sil
  8. Ayyy kuğum gittim o gunlere nasıl güzel anlatmışsın, eksigi yok fazlası var, yüregine saglık, ben gittim oralara ama gelmek istemiyorum daha güzeldi herşey, daha mutluyduk, bende orda kalıcam 😊😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Taam seni hemen orada bırakıyoruz:) Akşama çocuklar yemek beklesin dursun:)) Dön geri:))

      Sil
  9. Hahaha, inanır mısın kendi kendime bak yazıyı doğru dürüst okumamışsın,külahın dibi yazıyormuş diye kızmaktaydım. Yarım yamalak okunup yorum yapılınca çok sinir olurum da:)

    Yazıyı yine keyifle, tadını çıkarta çıkarta, zamanda yolculuk yaparak okudum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) hahah belirtmesem kendinden şüpheye düşeceksin yani:=))
      Kendi bloğumdada bulunmalı diye düşündüm. :)

      Sil
  10. Masum duygular çok çabuk kayboldu..hayat öylesine hızlı değişti ki..o saf, o içten ve samimi ilişkileri..daha sade ve ve basit yaşantılarımızı çok özlüyoruz. Şimdi her şeye sahibiz ama içimizdeki o çocuklar yok artık!. İnsanlar o çocukken tanık olduğumuz 'insan'lar gibi değil!. her şey aldatıcı, sevmeler dahi yalan!.
    Çok hissederek ve çok doğal bir dille yazmışsınız...Kaleminize, yüreğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. gerçekten insanların saf ve masum duyguları nereye gitti merak ediyorum, şüpheci insanlar olduk ama bunu bize hayat yapmadı hayatımıza giren insanlar yaptı. Gördüklerimiz, çevreden gözlemlediklerimiz.:(
      Sevgiler.

      Sil
  11. EVET İÇTENLİK MERHAMET ŞEFKAT VARDI...ARKADAŞIMIZ DÜŞÜP DİZİ KANADIĞINDA İLK MÜDAHALE ÜFLEMEK VARDI...HERŞEYLERİYLE GÜZELDİ KUĞUM ESKİLER...EMEĞİNE KELİMELERİN DÖKÜLDÜĞÜ YÜREK SAĞOLSUN...KOCAMAN ÖPTÜM CANN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya birde o vardı değil mi arkadaşın ilk doktoru biz olurduk ilk müdehalede üflemek:)
      Gerçekten bir şeyler değişti şimdi üflemek için eğilsen başını dizine vurur kameraya çekip seni like alsın diye cümle aleme izletir :) Samimiyet kalmadı malesef.
      Kocaman sarıldım....

      Sil
  12. Çocukluğum. Hoşlanmadığım bir dönem. Şimdi daha mutluyum. O yerinde kalsın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Buda güzelmiş
      benim çocukluğum güzelmiş o zamanlar farkında olamasamda:(

      Sil
  13. Blogda son yazımı paylaştıktan sonra bu yazıyı okumak benim için öyle duygusal oldu ki :) Vaktiniz olursa benim de yazım buydu:
    https://sendenbendenbizden5.blogspot.com.tr/2016/09/keske-hep-cocuk-olsaydm.html

    Keşke herkes ve her şey böyle masum kalsaydı değil mi? Söyleyecek söz yok mükemmel anlatımınızdan sonra... Duygularıma tercüman oldunuz. Kaleminize, yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okudum evet gerçekten çok güzel yazmışsın çikolata yemene izin verseymişler daha iyiymiş ama neyse:))) Bizi görmezdiler zaten folluktan yumurta çalıp gider çokomel alırdık:)) Sizinde yüreğinize sağlık

      Sil
    2. Ben çokomel çalamadım. :/ :))) Teşekkür ederim. :)

      Sil
    3. Çalmak nasıl bir kelime oldu :)) Siz folluktan yumurta çalıp diyince çok tatlı geldi bana öyle yazı vermişim. :)

      Sil
    4. Heheh çok sevimli ve içten yazmışsın, çaldığımız yerde evin folluğuydu yani öyle komşudan falan değil:)) hadi gel köyde halen folluk var senle bir kaç yumurta (ç)alalım :))

      Sil
  14. Keyifle okudum , ve bolca düşündüm. Eskiden ne çok insan vardı etrafımız da diye şimdi çok kolay kaybediyoruz bu çok acı ...
    Annemin anneannesi 101 yaşında halen vardır onun belinde kuşağı yani bankamatiği :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Hiçte darda bırakmazlar ,kıyamazlar şimdi ise olsada vermiyorlar:)
      Hastalıklar ,ölümlerde çoğaldı beton evler çoğaldı güneşimiz azaldı...
      Ah nenem ahh:)

      Sil
  15. Eğer okumadıysan Ayfer Tunç'un;Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek adlı kitabını mutlaka oku kuğu,o da bizim çocukluğumuzu anlatıır o kitapta.Ben köyde büyümedim ama genç kız olana kadar her yaz tatilimi köyde geçirdim.O yüzden yazdıklarının çoğunu yaşadım ben de.Bizim nesil doya doya çocuk oldu,şimdikiler doğduklarında bilgisayar biliyorlar.Bundan on beş yıl önce bilgisayarda mailimi okuyamadığım için ağladığımı biliyorum,altı yaşındaki oğlum öğretmişti mail okumayı,Aynı çocuk bahçede ip atlayın,top oynayın dediğim de ,sen de gelirsen oynarım derdi bana.Çocuklar oyun oynamayı unuttuğundan beri daha kötü oldu dünya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu aralar hediye kitaplar geliyor onları okuyup bitireceğim diye başka kitapta alamıyorum, not alınmıştır ,alır okurum. Ben halen pek bilgili değilim şu mailler konusunda:)
      Çocuklar oyun oynamayı unuttu gerçekten ben köye gittiğimde yengemle konuşuyoruz yeğenim her konuya dahil oluyor her konuda bilgisi var git kız sanane konu komşu git evi dağıt sen:))

      Sil
  16. Kuğum; bitanem yazın o kadar içten, o kadar doğal ki; okurken çocukluğuma döndüm biran... Çok keyif aldım. Kucak dolusu sevgiler balım :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim tatlım, kucak dolusu sevgiler iki minik kelebeğinide öpüyorum:)

      Sil
  17. O günlere dönüp oralardan yazmışsın, yaşayarak, hissederek. Eline sağlık kuğucan.
    Ah çocukluk, gitti gelmez :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelmiyor malesef, o günler aklıma geldi çocukluğumun sokaklarında dolaştım
      canım sevgiler.

      Sil
  18. Sanırım hayatım boyunca asla unutmak istemeyeceğim ve her zaman özlemle hatırlayacağım yıllarımdır çocukluk.. Hele ki 90'ların çocukluğu :)

    Saf duyguların hiçbiri kalmadı şimdi, mekanik oldu insanlar, monoton yaşıyoruz değişiyor kuşaklar..

    Şanslıydık tattığımız duygularla, her ne kadar geride kalmış olsalar da..

    Çok güzel bir paylaşımdı :* <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet canım biraz robotlaştık. Kocaman öpüyorum:))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zona ve Ben...

 Küstüm!  Bu kuğu nerelerde diye  Hiç merak ta etmiyorsunuz?  Ölsem yedim çıkmış olacak.  Bir tek Benbir sormuş Allah razı olsun.    H asta oldum   o kadar  çok yemek Bloğu yapan arkadaşım var ancak bir tas çorba yapanım yok! Al kuğu bu çorbayı içte iyileş diyenim yok! Üç haftadır zona ile mücadele ediyorum daha önce bu hastalığa yakalanan blogcu arkadaşım A hesteydi-beste ile    hasta olduğu dönemlerde  konuşmuştuk hasta olduğu dönemlerde... ''Çok ağrılarım var acı çekiyorum'' demişti ve bende ona ''seni anlıyorum'' demiştim aynı acıyı yaşamadan anlayamıyormuş insan. yatağa hapseden ailevi ilişkilerden çevreden ve işten koparan bir hastalıkmış.  Son zamanlarda  istediğim bir kaç gün tatildi. Çok yorgundum yorgunluk stres sayesinde bir anlık boşluğumdan beni yakalayan bu hastalık.  Üç hafta  önce, sadece bir dakikada çıktı ve ilk olarak minnacık bir kaç sivilce gibi boynuma yerleşti sıcaktan olduğunu düşünüp ağrılara kulak asmadım.

Şşş! Kızlar bağırmaz

 Şşşş Kızlar bağırmaz  Eğer anne ve ya anne adayı  iseniz mutlaka izlemeniz gereken bir  film... Bu filmin bir karesine  instagramda  rastladığımda izlemeye karar verdim  Ramazanda  gece birde işten gelince  sahura kadar  uyumayayım diye  açtım filmi.   Film o kadar etkileyici ve sürükleyiciydi ki     film bittiğinde  sabah ezanına sadece beş dakika kalmış...  Sadece su içebildim filmin üzerine  yemek falan yiyemezdim zaten rüyamda da  Şirini gördüm  günlerce içimden çıkmadı  . Filmin beni bu kadar çok etkilemesinin sebebi ise çok gerçekçi olması  ... Oyuncular:Babak Hamidian, Merila Zare'i, Tannaz Tabatabayi  Tür:İran SinemasıYapım  Yılı:2010 Orjinal İsim:Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand  Puanı 8.2 Bir okuyucunun yorumu Dünya meşgaleleri yüzünden çocukları ile ilgilenmeyen ebeveynler Şehvetleri  ve sapkın düşünceleri  kendini bile düşünmeyen   caniler, masumların hayatlarını karartan sübyancılar... Dile düşmemek için şik

mutsuz bir insancık

 bazen kaçmak gerekir, kendinden , herkesten. çok bunaldım .çok yalnızım o kadar yalnızım ki  her gün pazarları dahil  16 saat çalışıp yine de çok yorgun değil. çok yalnızım. kimseye açıklayamadığım tuhaf bir yalnızlık.iki kaşımın arasında zaman geçtikçe  çıkan iz , ne kadar somurtkan biri olduğumun gayet açık kanıtlarında biri olsa gerek. ahh tabe efenim ne diyorsun be kuğu nerelerdeydin diyeceksiniz ! devrik cümlelerimi itinasız  virgülü noktası doğru yerde olmadını bildiğim  satırlarımın pek kimsenin umrunda olmadığını düşündüğümden sadece beynimde yazıyorum. mutsuz yalnız hatta halen fakirim...  hayatta en çok istediğim bir evimin olmasıydı ben biriktirdikçe ev fiyatları arttı .ben mutlu olmaya çalıştıkça sorunlar daha da arttı. bazen yaşamıma son mu versem diyorum sonra iğne batsa uf uf  diyorum canımın çok tatlı olduğunun farkına varıyorum . şey gibi bir  şry bozulsa onu tamir ederken daha da çok bozuyorum. . sonuç olarak mutsuzum .