Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mevsimsiz....

mevsim ilkbahar ben sende kaldım nasıl aldandım nasılda rüyalara, hayallere daldım hiç birşey istemedimki senden sarılma her an yanımda olma uzaktan uzağan  bir gülsen yeter seni seviyorum diye haykırma uzaktan uzağa bir baksan yeter mevsim ilkbahar ben kış ta kaldım sus konuşma   biliyorum sen hiç sevmedin hiçte sevmeyeceksin artık uyandım!!!

Sevil'in güncesi #6#

Biz nişan  törenine gidene kadar babamda gelmiş, adamcağız üstündeki iş elbiselerini bile değiştirmemiş, kendime ya da Hakan    efendiye zarar vereceğimden endişelenmiş ...  Bizim yıllardır çıktığımızı, sevgili olduğumuzu mahallede bilmeyen yok herkes evleneceğiz gözüyle bakıyordu, nişan töreninde beni görenler endişeli bakışlarla gözlerini benden alamıyordu, bana ne bakıyorsunuz sanki gelin benim  alla alla ...   En önden bir sandalyeye oturmuşum hediye  kutum elimde...  İlk  danslarını yaparken kuru suratlı kızımız, kırmızı elbisesinin içinde prensesler gibiydi...  Ah Hakan ahh  şimdi kollarındaki ben olacaktım!  Hakan&Hale isimleri bile yakışıyor ALLAH için  ...  danstı, oyunlardı derken yüzük takılma merasimi başladı.  Hakan da gergin müstakbel nişanlısıda benden çok çekiniyorlar herkes elimdeki kutuya takmış durumda ,  hee iki dakikada saatli bomba yaptım birazdan havaya uçuracağım töbe allam...  Yüzükler takıldı  alkışlar ıslıklar oh ALLAH

Sevil'in güncesi #5#

 Bütün  gün odama tıkıldık kaldık   hiç bu kadar gitmelerini beklememiştim, içim sıkılyor bu gün annemin  kısırı bile keyfimi  yerine getiremedi... Biz gideriz geçirmene gerek yok ,dedikleri an iyice  şüphelenmeye başladığım andı,neler oluyor ya konuşun yada kötü olacak bak dedim, bakıştılar  Şule söylemeye karar vermiş bir halde,  bak kuzuş bu gece mahallede nişan var dedi, ee kızım ne  Hakanmı nişanlanıyorda saklıyorsunuz...  Şule Evet  derken ben hönkk     durumlarındayım  galiba kulaklarım uğuldadı, midem bulandı hatta   beynimde şimşekler  çaktı...  (Aptala malum olurmuş)ah salak kafam ,nasıl ya dedim  iki hafta oldu kızım iki hafta  ne kadar tanıdı ki, hemen nişan ben dört yılımı verdim dört ,dört bu kadarmı değersizmişim gözünde, hiçmi düşünmemiş beni   kurduğumuz  hayallerimiz  vardı   gece uykularımdı ,rüyalarımdı  ,şaka değilmi Şule şaka   ... Meğerse bizim kuru  kız  yurtdışına tayini çıkmış bizim hain Hakanda   yurtdışı cazip geldi anlaşılan  atlamış h

Sevil'in güncesi #4#

Büyükannemin bir haftalık ziyareti bitti  off ne çabuk geçti!  Sabah  babam onu  otogara götürdü  bende gidecektim  ,beni almadılar herhalde özel birşeyler konuşacaklar ... büyükannemin huyudur zaten gider ayak birşeyler tembihler...  Hakan efendiden hiç ses yok ,iki hafta olacak neredeyse bütün gün telefonumu açıp bakıyorum acaba mesaj geldide benmi duymadım diye yok yok  bu telefonun titreşimimi bozuk...  Belkide mesaj atıyor ama   telefonum çekmiyor ;tamam tamam çok saçmaydı kabul ... Hakan'ı o kara kuru kızla  çok sık görüyorlar bende rastladım bir kez    yanlarına gidecektim ,arkadaşlar  tuttu,tutmaktan öte  zor zaptettiler parçalayacağım o kızı...Kızın bir suçu yokki Hakanı parçalamam lazım ...  Bu gün  şule ve didem geldi bu ne ilgi arkadaş odama yapıştılar kaldılar benide odadan çıkarmıyorlar,annemde kısırları  tatlıları döktürmeye başladı...   Markete gideyim dedim Didem benden önce koşarak gitti markette duran  erkekte değilki ,aşkı depreşti

Çorba...

Sevmekle ,sevmek  aynı kelimede olsa çok farklıdır   kısaca ayırt etmek gerekirse  bu   sanırım anlatması en zor olan duygu  elinle tutamazsın ...  Herşeyi, herkesi seversin  sevmek çıkarsızdır,karşılıksızdır...  Tabi   bu güzel duyguyu  art niyetli kullanan insanlarda vardır...  İkili ilişkilerde daha farklıdır , sevilmek isteriz hepimiz ...   Sev beni! deyince sevilirmiki insan ,yada   bir sorun karşısında  hiç sevmemiş denilebilirmi?   İnsanları ne kadar çözmeye çalışsakta sonuçta    bir leke değilki bas çamaşır suyuna  rengi açılsın...   seven  terketmez , ya sevilmeyen beklemeli sabırla bir gün sevilmeyi  platonik düşlerde aramalı onu ,tahriş olmuş sevdalara merhem sürmeli seven terketmez sabırla her daim yanında olmalı  o kendi için yaşarken seven onun için yaşamalı  o kendi dünyasında kendine ait bir krallık kurarken seven yıkılmış coğrafyasının harabe yıkıntılarında kendi kendine yetebilmeli haydi git artık  desede

kelebek

Mutluyken her kes arar  önemli olan mutsuzken aramak...                                                                                                    

Sevil'in güncesi #3#

Bu günüm çok sıkıcıydı.. Öğlen Şule geldi tabi ben ona küsüm, neymiş hafta sonu nerede kutlama yapacakmışız. Uzayda dedim tuhaf tuhaf baktı , git sen işlerine bak dedim tabi içimden. neyseki bende  kin yoktur affettim gitti.   Dışarı çıkalım dedik.Anne sultan salmadı neymiş  efenim Büyükannem gelecekmişte  dip köşe temizlik yapılacakmışta off,  annemde  bu akşamdan yemeklere başladı ,   hem siliyorum yerleri hemde laflıyoruz ya anne neden herkes babaanne diyorda ben büyükanne diyorum ,annemde soru bekliyormuş ,   meğerse  zamanında annemi istemişler verilmiş, düğün merasiminde  büyükannem  bir kenara çekmiş, bak kızım evime hoş sefa geldin,  oğlum seni üzerse karşısında beni bulur  eğer ki  beni sen üzersen kendini kapıda bulursun demiş  anneciğimde çok korkmuş  baba evine  gönderilmek  o zamanlarda  hoş karşılanmazmış ,  yada o öyle sanmış . Bana Hanımanne diyeceksin demiş ne dediyse emir algılamış annem,   Büyükannem  ben doğduğumda çok mutlu olmuş , ilk ve te

Labirentler...

Hayatımıza bir yol çizeriz,deneriz olmaz   başka bir yol çizeriz deneriz o da olmaz , derken  farkında olmadan hayatımıza o kadar çok yol çizmişizdir ki    bu yollar  zamanla   içinden çıkılması  çok zor ve çıkış  kapısına ulaşamadığımız  çabaladıkça kendi içimizde daha çok kaybolduğumuz   labirentlere dönüşür...  kendi içimizde  arayış en zor olanıdır öfke nöbetleri,sebepsiz yere kırma ve kırılmalara sebebiyet verir...  Hayattan kopma durumu , insanlardan  uzak durma ,bitkisel hayata girme isteği duyduğumuz anlar bile  olur...   Akışına bırakmak gerek desekte, bunu gerçeğe dönüştüremeyiz,  bazen karşımıza  hiç beklemediğimiz anda  bir şeyler çıkar ve    pusula görevi görürler ,her kaybolduğumuzda  aklımıza  gelip  kendimizi bulmamızı sağlar...  Bu bazen sevgili bazen arkadaş bazen  de okuduğumuz küçük bir yazı olabilir...  hayatımızdaki labirentlerde kaybolmamamız dileğiyle...

Sevil'in güncesi #2#

Bu gün doğum günüm , bütün günüm aramasını beklemekle geçti  insan  bir arar değilmi ? doğum günümü kutlar yılların hatırına , en yakın arkadaşım şule geldi (neresi yakınsa) sabahtan elime pastamı tutuşturdu, ay şekerim çok işim var  nice senelere  mucuk mucuk  hafta sonu  kutlarız olurmu?  küsme bak!  Aman küsermiyim hiç,benden daha önemli işleri var belliki! hıh küstüm işte...   Anneciğim ah vefalı annem benim , yatağıma getirdi kahvaltımı .  Beni doğrduğu zamanları anlatırken  ağladı durdu , maddi durumları iyi değilmiş,  Büyükannemde cimri bir kadınmış iki odalı evin bir odası büyükannemin bir odası anneminmiş  , bana hamile olduğu için  canı her şeyi çekermiş  büyükannem gece yarıları köfte pişirirmiş. anneciğim  kokusuna uyanırmış , anneme hiç tattırmazmış  , odasında küçük piknik tüplerinden varmış ne yapsa gizli yermiş, anlatırken  halen  iç çeker ahh ah rahmetli bana çok çektirdi  diye... Ben 22 oldum inanamıyorum  , neden  aramıyor of  

Sevil'in güncesi #1#

Bir bahar  günü    aslında o gün için hazırladığım yüreğimin damlacıkları vardı , çünkü tanışmamızın yıl dönümüydü    her şey harika gidiyordu.      ben ona sürpriz yapacakken o bana   harika bir sürpriz yaptı...  Buluştuk, sarıldım  ,çok soğuksun dememe kalmadı  Bitti dedi  - ne ! -bitti! - ama neden? -sen daha iyilerine  layıksın - ben daha iyisini istemiyorumki ! -inanki sorun sende değil bende  kendini suçlama - neden  ama? -ben seni mutlu edemiyorum hadi yolun açık olsun - hönk  - evet şu an hiç mutlu değilim o kesin...  bu ne  türk filmlerinde bile daha güzel  senaryolar var... insan   güzel bir yalan bulur   üzülmesin falan der  . kendimi Japon çizgi filmlerindeki kızlar gibi  hissediyorum .  gözlerimden iki yana havuz gibi  göz yaşlarımmı fışkırıyor ne!  nasıl bir kurtuluş yoludur ,    bir kaç yıl önce bir arkadaşımız vardı erkek arkadaşı onu bırakmış ve bir mesaj atmış'' bir daha beni arama,mesaj atma sebe

Terk i diyar...

Gitmekle bitmiş olsaydı  çocukluğum benden gideli yıllar oldu! N.K

Her hâlükârda...

Bir tutam küldüm avuçlarında... Rüzgarında savurdun da yok mu oldum ? Git dedin de gittim diye  bittim,  bitirdim mi sanıyorsun ? Gururumla ,aşk arasında kendimi  yitirdim mi sanıyorsun ? Hayallerim, umutlarım ve düşlerim  bir çaput kadar değersiz kılınmış. İnatla yüreğimi, en kurumuş ağaca bağlamışım. Rüzgara karşı uçuşuyor. Sağa sola  çarptıkça  parçalanıyor. Her darbede  biraz daha tükeniyorum. Lapa lapa yağan karda minik bir çift ayak iziyim. Ya '' kar '' izlerimi kaybettirecek, yada '' güneş '' ...

İthaf-name...

Günaydınlar  canım blogdaşlarım... Kocaman bir ailem oldu sayenizde,  Bütün  arkadaşlarımı yazmaya kalkarsam  bir kaç yazı  yetmez sanırım; Bir çok arkadaş edindim  ve gerçekten hepsini sevdim    tabiki  blogcuda ki eski dostlarımı da unutmuyorum. Müjde ablam çok özel biri benim için   sayesinde siyaseti bile sever oldum.   Gülçin ve Nurten abla blogcu da devamlı okuduklarımdı .  Benim için burası da  çok özel bir yer oldu ;  tanıdığım  her insanın özel bir hikayesi var.   birbirimizi görmesekte  hissediyoruz  ve hepimiz kendi karakterimize yakın insanları  takibe alıp yorumlar yapıyoruz....  Bazılarımız  hikaye ,bazılarımız bebeklerimizin  dünyasını  bazılarımız   şiirler ,siyaset   ve  daha bir çok değişik konu ;  hepimizin  paylaşımları  farklı buluştuğumuz nokta insan olmamız hepimiz sıcacık bir yüreği olması.        İç dünyalarımıza  iniyoruz yazdıklarımız ve  resimlerle  yada hayat öykülerimizle , bazen üzülüyor bazen seviniyoru

Yusuf...

  Leyla olmak isterken Züleyha olmuşum,  bilemedim! sevmek ,sevilmek isterken gönülde  aşk dilencisi olmuşum ,  göremedim! seni bulmak isterken kendi içimde kayıp olmuşum...  anlamışım da kimselere  diyemedim! sen beni hiç sevmemişsin!   duygularım kör olmuş  hissedemedim! bendeki sevgin ikimizede yeter sanmışım  hayat harcamış tüketmiş bitmişim......

Hükümsüzdür!

 Neden kaybettikten sonra  geri kazanma çabası vardır insanlarda, kaybetmeden önce çokmu  güvenir kişi kendine  nasılsa kıyamaz nasılsa affeder nasılsa?  Kırarken de düşünmüş müydün tamir etmenin böylesine zor olduğunu ?  Kırılan her parçanın yerine ne zorluklarla konduğunu , ne kadar özenle yapıştırsan da eskisi gibi olmayacağını düşünmüş müydün ?   Belki eskisinden güzel olacak ...  Bir kez ellerinin arasından kaydığından ,kaybetmenin ne olduğunu ,acısını yüreğinde hissettiğinden çok dikkatli olup daha fazla çabalayacaksın yeniden kırılmaması için ...  Ya kırılan!  eskisinden  iyide  olsa da kırılmıştır bir kere ... Tekrar kırılmamak için çabalayacak ...  Canı yanmıştır bir defa aynı acıları yaşamamak için rüzgardan bile uzak duracak . İçi titreyecek en ufak sarsıntıda ya kırılırsam ?  Cesareti yoktur hep gölgelerde yaşayıp, kendi gölgesinden kaçacak ... İçine yerleşen korkular hep orada kalacak .   Ne zaman bir el uzansa hep  küçük bir çocuk gibi  yüreği çık

Yaş(lı) kır(ı)k ,bir adam...

Derin bir of çekerek atıyorum kendimi yollara, ayakkabılarıma hızlıdan düşen yağmur taneleri değil gözyaşlarım, off  leke yapar mı ki,  çıkarıyorum  kırışık ceketimden bir  sigara çakmağımda yok bakıyorum telaşlı etrafıma  martılar bile yok. uyumuşlar mı ne!   Yürüyorum ağır ağır iskelenin kenarında  olduğum yere çöküyorum ,  sarkıtıyorum ayaklarımı, suya  değmek üzere ayakkabılarımı yanıma koymuşum bir şarkı geliyor dilime'' kim derdi ki birtanem bir gün ayrılacağız''  ofss bak yine aklıma sigaram geldi nasılda  evde  unuttum!    Ne olur şimdi birileri geçse arkamdan. mümkünse sigara içen birileri...  Oysa yalnızlığı ne kadarda çok severim...   Demek ki  her zaman yalnızlıkta iyi değilmiş ,uzanıveriyorum olduğum yere gözlerimi dikiyorum  gökyüzüne , sırtım acıyor biraz.  Küçük bir taş parçası batıyor haince sırtıma  hiç kalkmadan sağ elimle  çekiveriyorum  taşı bakışıyoruz , ne kadar küçüksün  ama çok canımı yaktın diy

Sonsuz aşk!

hep onu düşünürsün, hep onu hayal edersin,   bazen  kırılır bazen kırarsın..... yatağına yattığında  ,umarım rüyamda görürüm umuduyla yatıp ,sabah uyandığında yanında görmeyi dilersin.... onunla bir ömür yaşlanmayı  düşünmezsin çünkü o  yanınızdaysa hiç yaşlanmayacağını düşünürsün , zaman akar gider onun yanında, anlamazsın. . . ve birden püff biri elindeki pamuk çiçeğine püff yapmıştır uyanırsın.... artık      geri kalan tek şey susmak! canim acıyor ,sana olan özlemimden!  N.K