Ana içeriğe atla

Fahribey Çıkmazı # 1 #


Eskiden içimde tuttuklarımı şimdilerde bir çırpıda söylüyorum, Belki kızgınlıktan belkide kırgınlıktan, kırılmaya alışmaktan yada kırılmaya yorulmaktan. Kirpiler de her yaklaşana iğnelerini fırlatırmı dost mu, düşmanmı olduğunu bilmeden?

 Güçlü  olmaktan, güçlü numarası yapmaktan yorulup yere yüzü koyun uzanıp ayaklarımla debelenirken japon animelerinde ağlayan kızlar gibi göz yaşlarım yukarı fışkırsın istiyorum.
'' Aman dur bakalım daha ne gördün''  diye sözüm ona teselli cümlesini duymak istemiyorum. 
Tek istediğim huzur. Derken fincandaki son yudumuda büyük bir ses  cümbüşüne döndürerek höpürdete höpürdete içişime dik dik bakan Günnur  bana her zamanki alaycı gülümsemesiyle ''o huzuru bulursan kalın zincirlerle bağla kuzum . Bu arada kalkmam lazım yarın benim oğlanın maçı var 'derken  bir yandanda   çantasını topluyordu.

 Hmm ppof uf falan neyse bende evde çayıma devam ederim hemde kitap keyfi yaparım deyip, kırk dakikadır oturduğumuz çay bahçesinden   birbirimize  sarılarak vedalaştık.

 Eve gelirken yolda bir sürü plan yaptım kendi kendime. Tabii tüm hayallerim gri geniş demir kapıdan içeri girene kadardı.  iki yıldır komedi filmlerini aratmayan    bahçe kapısıydı ... 
Fahri bey  çıkmazı, çıkmaz bir sokağın en son  kapısıydı, kaybolan hayallerimin,umutlarımın çıkmaz bir sokakta  hapsolmasıydı,yada  çıkmaz bir sokağa ne kadar hayal ve umut sığdırabilirsin sorusuna   istif yaparım nasılsa  çıkmaz, çıkamaz,  mutluluklarda çıkamaz diye şeytani bir gülüşle cevap verişimdi...

 İki yıl önce kiralık bir ev ararken  arkadaşımın anneannesinin evini  kiraladığımızda başladı benim hikayem...
 Geniş gri kapının ardında kocaman bir bahçe girişteki   mor  sümbüller ve hanımeli kokuları karşılamıştı beni,kocaman bahçeye gelişi güzel kibrit kutusu gibi yapılmış   içi tahta ile  bölünüp iki katlı yapılmış  minik minik   ikişer katlı 3 ev beş  hane .. önceden kendileri otururmuş  ,kalabalık bir aileymişler ,kızlar , gelinler, bir süre sonra sıkılmışlar iç içe yaşamaktan hepsi kendilerine  başka muhitlerden ev alıp taşınınca  yaşlı kadında  yalnızlıktan kurtulmak hemde eşinden kalan maaşın yanına ek gelir olur diye   dört  daireyi kiraya vermiş, pek dairede sayılmazya neyse... 

Ben evi kiraladıktan kısa bir süre sonra vefat edince  , onun evine, eşi yıllar önce ölmüş olan büyük kızı olan arkadaşımın annesi Müyesser abla yerleşti.
 ilk başlarda alışmam zor oldu  üst kat katıma gelen kiracılar genelde bir kaç ay oturup gittiler,   hele Yıldız'ın normal biri olmadığını anlatana kadar fıtığımı çatlatan Müyesser abla beni çıldırttı...
   Müyesser ablaya, yeter ki kirayı versinde , farketmez  hırsız, uğursuz....
 -üst katımdaki   pek iyi biri değil diyorum. 
-ya ne zararı var kadıncağızın eşi yurt dışında aydan aya eşinin arkadaşı para getiriyor, diyor...
 bende bir kahkaha  
-hııı   eşi sanada yollayacakmış para malum, kirayı( kıkır kıkır gülüyorum)
-aa terbiyesiz git şuradan,   ördüğü yeleğin yumağını fırlatırken    gülmekten alamıyor kendini..
 aslında oda biliyor ... 

 Bir süre sonra baktım olmuyor, giren çıkan belli değil bahçedeki diğer evlerden birine geçtim karmı! zararmı! bilemedim..

 Orada da alt katımdaki  Hayriye abladan kurtulamaz oldum . Hayriye ablanında eşi yıllar önce  henüz otuz sekiz'inde vefat etmiş,yalnız olduğu için gece  demez ,sabah demez gelir... 
Gerçi hoş  diğer evde de bir an olsun yalnız bırakmazlardı beni Müyesser abla  ve Hayriye abla  yangında evden  ilk ilk kaçıracağım demir başlarım. sanırım alıştım.
 Yalnızlığa hasretim,  yalnızlığa aşığım...


Yorumlar

  1. Elinize sağlık çok hoş bir yazı. Kim yalnızlığa hasret değil ki. Bazen gerçekten bunalıyor insan her şeyden. Şöyle kopup kendiyle kalmak istiyor. Başaran başarıyor yapamayanlar için bu işin deliliğe kadar yolu var. Yazılarımda da söylemiş olmalıyım delilere imrenirim ben kaçacakları sadece kendine ait hazırda bir wonderlandleri var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke deliler kadar akıllı olabilseydim😊 iyi okumalar diliyorum.😊

      Sil
  2. tekrar hoşgeldin kuğum.yeni yepyeni bir yazı görünce çok sevindim.keyifle okudum ve merakla devamını bekliyorum.hayriye ablaya benzer bir komşum vardı benimde rahmetli oldu havva teyze:( nur içinde yatsın.onu hatırlattın bana:) sadece onun kocası hayattaydı o ondan kaçmak için geliyordu:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım inşallah uğurlu gelir bu hikayem. Bol okuyucum ,bol izleyicim olur inşallah 😊 . Hayatımızda havva yada hayriyeler hiç eksik olmaz😊 havva teyzeye bende rahmet diliyorum.

      Sil
  3. Zevkle okudum...

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar.

    Her şey geliyor ve huzura dayanıyor. Huzur, Huzur, Huzur!.. Huzurun olduğu yerde, sorunlar varsa da barınamıyor. Yaralarımızı saranın sevgi mi, yoksa zaman mı olduğu konusunu tartışmaya açmak lazım. Sevginin gücü var, ama zamanın gücü yoktur! Sevgi, zamanın yaptığı işi yapmakla birlikte zamana göre yaraları çok hızlı iyileştiriyor diyebiliriz. Zaman, beklemek demek, sevgi ise hiç beklemeden işlevini en hızlı bir şekilde yerine getiriyor demek diyebiliriz.

    Güzel bir giriş ve güzel bir başlangıç. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim hocam,yüreğinize sağlık...
      Selam,sevgi ve dualarımla...

      Sil
  5. Yeni hikaye,yeni heyecan:)Özlemişiz.Hadi bakalım okumaya devam:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keyifli okumalar diliyorum:) uzun süreden sonra ilk hikaye bakalım umarım beğenilir:)

      Sil
  6. Canım çok güzel hekesin kendinden bişeyler bulacağı bir hikaye olmuş devamını bekliyoruz artık... sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @öznur* beğenmene çok sevindim, canım...
      Keyifli okumalar, ileriki bölümlerde de düşüncelerini bekliyorum...
      sevgiler benden...

      Sil
  7. güçlü numarası yapmak bazen insanı fazla yoruyor, kimi zaman her şeyi akışına bırakmak geliyor içinden ama bunu gerçekleştirmek pek de kolay olmuyor..
    yalnızlık mı? insan nice olumsuz yaşanmışlıktan payına düşeni aldıktan sonra onu daha çok seviyor, kendine dönüyor hep..

    yine akıcı ve güzel bir öykü..
    sevgilerimle..:)

    YanıtlaSil
  8. Çok haklısın...
    Beğenmene sevindim, keyifli okumalar canım...
    sevgiler benden...

    YanıtlaSil
  9. yine güzel bir serüvene başlıyoruz her halde
    başarılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evettt
      Hep birlikte küçük ,güzel bir serüven olur inşallah canım...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zona ve Ben...

 Küstüm!  Bu kuğu nerelerde diye  Hiç merak ta etmiyorsunuz?  Ölsem yedim çıkmış olacak.  Bir tek Benbir sormuş Allah razı olsun.    H asta oldum   o kadar  çok yemek Bloğu yapan arkadaşım var ancak bir tas çorba yapanım yok! Al kuğu bu çorbayı içte iyileş diyenim yok! Üç haftadır zona ile mücadele ediyorum daha önce bu hastalığa yakalanan blogcu arkadaşım A hesteydi-beste ile    hasta olduğu dönemlerde  konuşmuştuk hasta olduğu dönemlerde... ''Çok ağrılarım var acı çekiyorum'' demişti ve bende ona ''seni anlıyorum'' demiştim aynı acıyı yaşamadan anlayamıyormuş insan. yatağa hapseden ailevi ilişkilerden çevreden ve işten koparan bir hastalıkmış.  Son zamanlarda  istediğim bir kaç gün tatildi. Çok yorgundum yorgunluk stres sayesinde bir anlık boşluğumdan beni yakalayan bu hastalık.  Üç hafta  önce, sadece bir dakikada çıktı ve ilk olarak minnacık bir kaç sivilce gibi boynuma yerleşti sıcaktan olduğunu düşünüp ağrılara kulak asmadım.

Şşş! Kızlar bağırmaz

 Şşşş Kızlar bağırmaz  Eğer anne ve ya anne adayı  iseniz mutlaka izlemeniz gereken bir  film... Bu filmin bir karesine  instagramda  rastladığımda izlemeye karar verdim  Ramazanda  gece birde işten gelince  sahura kadar  uyumayayım diye  açtım filmi.   Film o kadar etkileyici ve sürükleyiciydi ki     film bittiğinde  sabah ezanına sadece beş dakika kalmış...  Sadece su içebildim filmin üzerine  yemek falan yiyemezdim zaten rüyamda da  Şirini gördüm  günlerce içimden çıkmadı  . Filmin beni bu kadar çok etkilemesinin sebebi ise çok gerçekçi olması  ... Oyuncular:Babak Hamidian, Merila Zare'i, Tannaz Tabatabayi  Tür:İran SinemasıYapım  Yılı:2010 Orjinal İsim:Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand  Puanı 8.2 Bir okuyucunun yorumu Dünya meşgaleleri yüzünden çocukları ile ilgilenmeyen ebeveynler Şehvetleri  ve sapkın düşünceleri  kendini bile düşünmeyen   caniler, masumların hayatlarını karartan sübyancılar... Dile düşmemek için şik

mutsuz bir insancık

 bazen kaçmak gerekir, kendinden , herkesten. çok bunaldım .çok yalnızım o kadar yalnızım ki  her gün pazarları dahil  16 saat çalışıp yine de çok yorgun değil. çok yalnızım. kimseye açıklayamadığım tuhaf bir yalnızlık.iki kaşımın arasında zaman geçtikçe  çıkan iz , ne kadar somurtkan biri olduğumun gayet açık kanıtlarında biri olsa gerek. ahh tabe efenim ne diyorsun be kuğu nerelerdeydin diyeceksiniz ! devrik cümlelerimi itinasız  virgülü noktası doğru yerde olmadını bildiğim  satırlarımın pek kimsenin umrunda olmadığını düşündüğümden sadece beynimde yazıyorum. mutsuz yalnız hatta halen fakirim...  hayatta en çok istediğim bir evimin olmasıydı ben biriktirdikçe ev fiyatları arttı .ben mutlu olmaya çalıştıkça sorunlar daha da arttı. bazen yaşamıma son mu versem diyorum sonra iğne batsa uf uf  diyorum canımın çok tatlı olduğunun farkına varıyorum . şey gibi bir  şry bozulsa onu tamir ederken daha da çok bozuyorum. . sonuç olarak mutsuzum .