Ana içeriğe atla

Fahri bey çıkmazı # 3 #





Elmanın diğer  yarısı  

O kadar  çok yarım elmalar varki,onları tamamlayanlar kendi parçalarımı sanki bazısı mecburiyetten bazısı öyle sandığı için  bazılarıda  artık sıkıldığı için yalnızlıktan  bir yarım bulmuş kendine...

 Nedir elmanın diğer yarısı yada varmıdır böyle  bir şey tamamlayan, tamlayan ,aşka sevgiye bağlayan, gerçi ben benim aynımdan bir tane daha kaldıramam vuu hiç çekilmez...
 Asi,aksi,dediği dedik,  herkesin onu sevmesini isteyecek ee ben ne olacağım... ben benimle aynı kıyafeti alıp giyen arkadaşımı bile sevmemki...

 Diğer yarı dedikleri nedir her an sevmek diye bir şey varmıdır? 

Diğer yarı dedikleri nedir ki her dediğini onaylamasada boyun eğmekmi yada sırf sevdiği ve yanında olmasını istediği için üzülmekmi? 
 Tipik bir tolga vakası ikimiz bir elmanın  yarıları olamayız hemde asla...
  Geçen hafta sonu sinemaya gittiğimizde birer paket  mısır aldık ,  kendi mısırımı bitirip onun  mısırınıda elinden alıp yemiştim  ve sesi çıkmamıştı, üstelik o mısırı  çok seviyor...
 Ben mutlu olayım yetermiş, yaa ne alaka vermemki mısırımı  araya kadar beklesin arada alsın değilmi ama...
 yarımdık ancak farklı iki elmaların yarıları...

Yoksa iki aynı ruhun ayrı bedenlerde can bulmasımı, bir göz işaretiyle ne  anlatmak istediğini anlayabilmek,böyle insanlar  varsada çok azdır bence...
 Diğer yarımızda kendimiziz bence,
Hırslarımız,egolarımız isteklerimizin depolandığı bir alan ruhla birleşiyor...

Mehmeti bulmak adına facemde  en az iki yüz mehmet olmuştur  soyadını unutmam en büyük hatam oldu  ,insan bu kadar unutamadığı birinin soyadını nasıl unutur nasıl bir keşmekeş bu off ne kadar beyinsizim!

 G ile başladığını biliyorum ve ülkede milyonlarca   soyadı g ile başlayan mehmet vardır en son konuştuğum mehmet ise tam bir faciaydı... 

Öğretmenmiş ve bir çocuğu varmış baştan belki o  olabilir dedim çünkü resmi o kadar çok benziyorki ancak konuştukça onun olmadığını anladım. hatta olmadığı için dualar ettim..
 Irkçı ve dini tanıkıntıları olan bir insan karşısındakini küçümseyerek kendini yücelttiğini düşünen...

 Kendini başka çocuklara  adamışken kendi çocuğunu önemsemeyen ve yaşlı ailesini başından atmaya çalışan ,durmadan  kendini deyişiyle onu taşıyabilecek  bir kadın arayan biri, onu taşımak ne demekse  millete gösteriş içinmi biriyle çıkılır yada evlenilir, millet çok güzel yada yakışıklı desin diyemi, peki sevginin tohumu nasıl atılır, nasıl yeşertilir?

 Tolga beni duysa kesin aramızda büyük bir tartışma çıkacak... iş çıkışı her akşam  tolgayla uzun yürüyüşler yapıyoruz ,hep ben konuşuyorum  bu akşam düşündümde keşke sadece  arkadaşım  kalsaydı...



Yorumlar

  1. Merhabalar.

    Genelde birbirlerini seven sayan mükemmel eşleri bir elmaya benzetirler. Elmayı ortadan ikiye böldüğümüz de birbirini en mükemmel şekilde tamamlayan iki mükemmel eşi görürüz. Bu benzetme ne kadar doğru, bilemem.

    İnsanın kötüsü olmaz, cahili olur. Kötü insan yoktur, cahil insan vardır. Çünkü Cenab-ı Hakk, insanı yaratırken onu iyi ve kötü tüm vasıfları ile teçhiz etmiştir. Kötü olarak vasıflandırılan insanlara bir bakınız. Onlar sevgisiz büyümüştür. Sevgiyle büyüyen insanlar da iyi olarak vasıflandırılır. İyi ve kötünün temelinde sevgi yatmaktadır. Verirsen alırsın, vermezsen alamazsın.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam hocam, bir elmayla armudun yarısıda eş olurmu acaba hocam.
      hayat bunun üzerine dayalı sanırım, vermeden alınmazmı, sevgi karşılıksızdır sevsede sevmesede seversin,peşine düşersin,o seni istemez ama sen kalbinden bir ömür çıkaramazsın, yanlışmı düşünüyorum hocam..
      selam ve dualarımla...

      Sil
    2. Merhabalar.

      Elma ile armut da eş olabilirler, ama fedakarlık ister. Onu da herkes gösteremez!

      Sevgi aslında insan doğasının kumaşına Yüce Yaratıcı tarafından işlenmiş en güzel, en muhteşem bir motiftir. O ruh gibi bir varlığın özüne konulmuş, eşyanın tabiatına üflenmiş en yüksek değerdir. Sevmek; var olmak, var olmanın keyfini tatmaktır.

      Sevgi eğer basit bir alış-verişe veya karşılıklı bir çıkar ilişkisine indirgenmişse, elbette bunun kalıcılığından söz etmek mümkün değildir.

      Ölümsüz sevgiler, karşılıklığa yahut çıkar ilişkisine göre kurulmamış olan sevgilerdir. Karşılık beklenilerek kurulan bir sevgi ilişkisinin, yağı bitmiş bir kandilden yahut suyu çekilmiş bir havuzdan farkı yoktur.

      Tutkular, sevgileri perdeleyen unsurlardır. Tutkuların esaretinden kurtulmadan sevgi ülkesinin tebaası olmak mümkün değildir.

      Sevginin alanı çok geniş olup, yazınızda bahsettiğiniz "O seni istemez" cümlesini tartışmak gerekir.

      Selam ve dualarımla.

      Sil
    3. Bilemiyorum ki hocam tartışmaya açık bir konu, çok düşünüp. Mantıklı bir açıklama bulamadığım bir konu. Bu hikaye bitince özellikle bu konu için bir makale yazarım, üzerine tartışırız.
      Selam ve dualarımla...

      Sil
  2. Duygularınızı çok samimi ve güzel aktarıyorsunuz. İnsanın kendini bu denli tanıması gerçekten güzel. Okuması büyük bir zevkti, daha uzun yazılarınızı bekliyor olacağım.

    Aşk, hayatı ve duyguları bölüşme yada tamamlama olarak algılansa da hiç bir tanıma ve mantığa sığmayan bir şey. Çok kişisel, aşık olduğun kişiden bile bağımsız aslında. Cemal Süreya'nın inanılmaz güzel bir mısrası vardır.

    "Baktım gülüşünden güzel şiir olur, sevdim gitti…"

    Süreya öyle samimi anlatmış ki kendisindeki duyguyu. Sevgilinin ne hissettiği yada Süreya'ya nasıl baktığının önemi yok. Süreya'nın da bir bekletisi yok sevgilinin gülüşünden başka.

    YanıtlaSil
  3. Yansıtabiliyorsam ne mutlu bana...
    Aşkta beklenti olmaz zaten...
    varlığını bilmek onu hissetmeye,bir ömür sevmeye yeter... Bu tabii ki Benim düşüncem ...

    YanıtlaSil
  4. Elmanın iki yarısı olmak zordur hayatta.Bunu başarabilenler mutlu mesut devamederler hayatlarına.Elmanın diğer iki yarısı isek o zaman sıkıntı.Ruhlar uyuşmuyor demektir.O zaman hayat zindan olabilir.Güzel değinmişsin buna Kuğu.Bakalım bulabilecek mi?Tolgayı zaten sallamış durumda:)

    YanıtlaSil
  5. Bazen bir tarafı kurtlu çıkıyor.:-)
    Bakalım:-)
    Keyifli okumalar.

    YanıtlaSil
  6. bir bütün olabilmek çok zor, insan belli yaşanmışlıklardan sonra alışıyor yanındaki insana. onu tam tanımaya başlıyor. hani bütün olma gayesi olmasa da, onu tüm özellikleri ile kabul etmeye başlıyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kötüyü bile kabulleniyor insan.
      zaman insanı bağımlı yapıyor kötüyü bile özlüyor insan...

      Sil
  7. Hemde çok zor ama imkansız değil gülüm...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zona ve Ben...

 Küstüm!  Bu kuğu nerelerde diye  Hiç merak ta etmiyorsunuz?  Ölsem yedim çıkmış olacak.  Bir tek Benbir sormuş Allah razı olsun.    H asta oldum   o kadar  çok yemek Bloğu yapan arkadaşım var ancak bir tas çorba yapanım yok! Al kuğu bu çorbayı içte iyileş diyenim yok! Üç haftadır zona ile mücadele ediyorum daha önce bu hastalığa yakalanan blogcu arkadaşım A hesteydi-beste ile    hasta olduğu dönemlerde  konuşmuştuk hasta olduğu dönemlerde... ''Çok ağrılarım var acı çekiyorum'' demişti ve bende ona ''seni anlıyorum'' demiştim aynı acıyı yaşamadan anlayamıyormuş insan. yatağa hapseden ailevi ilişkilerden çevreden ve işten koparan bir hastalıkmış.  Son zamanlarda  istediğim bir kaç gün tatildi. Çok yorgundum yorgunluk stres sayesinde bir anlık boşluğumdan beni yakalayan bu hastalık.  Üç hafta  önce, sadece bir dakikada çıktı ve ilk olarak minnacık bir kaç sivilce gibi boynuma yerleşti sıcaktan olduğunu düşünüp ağrılara kulak asmadım.

Şşş! Kızlar bağırmaz

 Şşşş Kızlar bağırmaz  Eğer anne ve ya anne adayı  iseniz mutlaka izlemeniz gereken bir  film... Bu filmin bir karesine  instagramda  rastladığımda izlemeye karar verdim  Ramazanda  gece birde işten gelince  sahura kadar  uyumayayım diye  açtım filmi.   Film o kadar etkileyici ve sürükleyiciydi ki     film bittiğinde  sabah ezanına sadece beş dakika kalmış...  Sadece su içebildim filmin üzerine  yemek falan yiyemezdim zaten rüyamda da  Şirini gördüm  günlerce içimden çıkmadı  . Filmin beni bu kadar çok etkilemesinin sebebi ise çok gerçekçi olması  ... Oyuncular:Babak Hamidian, Merila Zare'i, Tannaz Tabatabayi  Tür:İran SinemasıYapım  Yılı:2010 Orjinal İsim:Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand  Puanı 8.2 Bir okuyucunun yorumu Dünya meşgaleleri yüzünden çocukları ile ilgilenmeyen ebeveynler Şehvetleri  ve sapkın düşünceleri  kendini bile düşünmeyen   caniler, masumların hayatlarını karartan sübyancılar... Dile düşmemek için şik

mutsuz bir insancık

 bazen kaçmak gerekir, kendinden , herkesten. çok bunaldım .çok yalnızım o kadar yalnızım ki  her gün pazarları dahil  16 saat çalışıp yine de çok yorgun değil. çok yalnızım. kimseye açıklayamadığım tuhaf bir yalnızlık.iki kaşımın arasında zaman geçtikçe  çıkan iz , ne kadar somurtkan biri olduğumun gayet açık kanıtlarında biri olsa gerek. ahh tabe efenim ne diyorsun be kuğu nerelerdeydin diyeceksiniz ! devrik cümlelerimi itinasız  virgülü noktası doğru yerde olmadını bildiğim  satırlarımın pek kimsenin umrunda olmadığını düşündüğümden sadece beynimde yazıyorum. mutsuz yalnız hatta halen fakirim...  hayatta en çok istediğim bir evimin olmasıydı ben biriktirdikçe ev fiyatları arttı .ben mutlu olmaya çalıştıkça sorunlar daha da arttı. bazen yaşamıma son mu versem diyorum sonra iğne batsa uf uf  diyorum canımın çok tatlı olduğunun farkına varıyorum . şey gibi bir  şry bozulsa onu tamir ederken daha da çok bozuyorum. . sonuç olarak mutsuzum .