Ana içeriğe atla

Anlamıyorlar...



martı oldum ne gözüm var ne kanadım



 ateş oldum ne külüm var ne dumanım



 gül oldum ne yaprağım  var ne toprağım



yolcu oldum  ne yolum var ne mekanım



 mecnun oldum ne sevdam var ne sevdalım...

ben mücadele edemedim sevgilim



 zalim diyorlar bana



gidenin ardından öylece baktım diye



anlamıyorlar!



 sen gidince ben taşa döndüm



 ilk kez  gülmüştü yüzüm



hüzünlerimle başa döndüm



senle birkez daha doğmuştum



 sensizlikte bin kez öldüm



 şimdi ölü bir kuşa döndüm...


                                                            N.K

Yorumlar

  1. canım çok duygulusun içinde ne fırtınalar kopuyor kim bilebilir kimse kimseyi tam anlayamaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler arkadaşım,evet kimse kimseyi tam olarak anlayamaz,sevgiler...

      Sil
  2. SİYAH KUĞUM BEN GELDİM
    BAKLAYI BEN SANA PİŞİRİRDİM CANIM İYİKİ BEBEĞİNE HİÇ BİR ŞEY OLMAMIŞ HAMİLEYKEN CANIN İSTEDİĞİ BİZDE YAPILIR.
    :)
    GENE İÇTEN BİR PAYLAŞIM CANIM
    ELLERİNE SAĞLIK.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sağol Ayşeciğim :)) teşekkürler,sevgiler....

      Sil
  3. Sevgi yaşatır insanı ,
    sevgili öldürür..

    Canım şiirİnle duygulandım sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. Yıldız saçlı zarif kuğum yüreğine sağlık. Günlerin güzel ve özel olsun hep hep hep.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler canım seninde günlerin güzel ve özel olsun sevgiler...

      Sil
  5. Sevgili siyah kuğu, bloğuma hoşgeldin canım. Kilolarla başın dertte mi bilmiyorum ama ekmeği gerçekten tamamen kesmemelisin. Sen zaten hatanı anlamışsın:) Yine yardımcı olabileceğim bir şey olursa, Lezzetli Somunlar'a beklerim. Sevgiyle kal, sağlıklı ol..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sende hoşgeldin canım,kilolarla başım dertte değil fakat tam çizgideyim):) o yüzden bloğundan çok faydalanıyorum:)) sevgiler...

      Sil
  6. Harikasın canım, ayrılık acılarının şairi diyeceğim sana...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol ablam sen ne dersen kabulum,
      sevgiler...

      Sil
  7. sadece bi şiir di mi bu.
    yani sadece duygularını annatıyo.
    gerçek olaydan alınma diyil di mi.
    :)
    ah bugün ben de şiir yazdım.
    ama sen okumuyon işte şirin hüzünlü shey.
    :)
    söle bakalım hüzünlü müsün yoksa şiör yazarken mi hüzünleniyon.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dur bir sakin ol önce tamam okuyacağım:))
      hüzünlümüyüm ? yoksa şiir yazarkenmi hüzünleniyorum?
      bilemiyorum):)

      Sil
  8. harika bir paylaşım,sevgiler

    YanıtlaSil
  9. Seninle bir kez daha doğmuştum,sensizlikte bin kez öldüm..Harikasın:)

    YanıtlaSil
  10. Şiirini okuyunca hangi şairin diye düşündüm canım bu ne güzel bir şiir. Ne güzel dillendirilmiş duyguların.
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şiir benim için bir tutku, beğeni için teşekkürler,sevgiler...

      Sil
  11. vakti şerifler hayr ola cumamız mübarek inş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayırlı cumalar,dualarımız kabul olması dileğiyle...

      Sil
  12. muhteşemm...
    teşekkürler canım paylaşımıniçin..
    hayırlı cumalar ..
    sevgiyle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım teşekkürler,hayırlı Cumalar güzel gübler dilerim...
      sevgilerimle.

      Sil
  13. Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve cennette de bayram günüdür. günlerin en iyisi, en şereflisi Cumadır.

    peygamber efendimiz, hz. Ali ye buyurdular ki;
    ya Ali şu 5 şeyi yapmadan yatma!

    1_Kuran-ı kerimin hepsini okumadan,
    2_4000 dirhem sadaka vermeden,
    3_Kabeyi ziyaret etmeden,
    4_Cennette yerini hazırlamadan,
    5_küs oldugun biriyle barışmadan,

    hazreti Ali: ya Resulallah! bu nasıl olur? diye sorunca buyurdular ki:
    1_3 İhlas okumak, Kuran-ı kerimi hatmetmek gibidir.
    2_ 4 Fatiha okumak, 4000 dirhem sadaka vermeye eşittir.
    3_ 10 defa; “ La ilahe illallah vahdehu la-şerike-leh lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyı ve yümit ve hüve ala külli şey’in kadir.” demen de Kabeyi ziyarete eşittir.
    4_ 10 defa; la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.” demen , cennette yerini hazırlamana vesiledir.
    5_10 defa; “Estağfirullahel’ azim ellezı la ilahe illa hu el hayyel kayyum ve etubü ileyh.” demen, dargın ve husumetli oldugun insanlarla barışmış derecesinde mükafata vesiledir.

    Allah'ım ismet perdesini yırtan günahlarımızı affet.
    Allah'ım, musibetlerin inişine sebep olan günahlarımızı bağışla.
    Allah'ım, nimetlerini değiştiren günahlarımızı affet.
    Allah'ım, duaların kabulünü engelleyen günahlarımızı affet.
    Allah'ım işlediğimiz bütün günahları ve yaptığımız bütün hataları affet.
    Allah'ım zikrinle sana yaklaşırız, ve kendi hürmetine senden şefaat diliyoruz.
    Allah'ım sakladığımız ama senin bildiğin gizliliklerimizle bizi rezil etme.
    Allah'ım bu kadar günahdan ve aşırılıklardan sonra sana geldik ya ilahi.
    Allah'ım bizleri bu günde ve bu saatte affet..amin

    hayırlı Cumalar kadim dostum...
    Rabbim dua için açılan , hayır isteyen tüm elleri ve dilleri boş çevirmesin inşallah.
    amin ecmain...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabbim dua için açılan , hayır isteyen tüm elleri ve dilleri boş çevirmesin inşallah.

      Rabbim nerede ve nasıl dua ederseniz edin kabul buyursun inşALLAH
      amin ecmain...

      Sil
  14. Kanadı kırık alaca kuşlar gibi yani.. Bu gün başka başka hüzünlendiriyor şiirler beni :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Nur bence hüzün güzel bir şeydir aslında sadece o an'ı yaşamak ve algılayabilmek ,dozunda yaşayabilmektir mesele...

      Sil
  15. BLACK SWAN

    Şimdiden 2000’lerin en iyi filmlerinden ve tüm zamanların unutulmayacak sinema başyapıtlarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    Darren Aronofsky adlı sinema dahisinin de Pi ve Bir Rüya İçin Ağıt ile birlikte üçüncü olağanüstü sinemasal yaratıcılık dolu filmi. Tek sözcükle büyüleyici. Sanatın, yaratıcılığın, estetiğin uç noktası bu film. Ve üstelik de kendisi bir Amerikalı. Kesinlikle Amerikalılardan çok Avrupalıların seveceği bir film.

    Natalie Portman da, artık ne yaparsa yapsın bundan sonra, en çok bu rolü ile hatırlanacak. Artık o bir kuğu. O bir Odette ve Odile. Siyahlaşan beyaz kuğu. Bir oyuncu, ancak bu denli gerçek oynayabilir, rolünü ancak bu denli yaşayabilir. Göz yaşartıcı bir performans. Kuğu rolünü aldığını öğrendiğinde kadınlar tuvaletinde ağlaması, ilk temsil öncesi tek başına salonda çalışması ve siyah kuğuya dönüşmesi tüyler ürpertici bir gerçeklikte. Ve siyah kuğuya dönüştüğü andaki yüzündeki huzur ve mutluluk ifadesi.

    Ve patronu Thomas (Vincent Cassel) ile her karşılaşmasındaki kimya. Vincent Cassel de o derece etkileyici. Kısa ama çok karizmatik bir oyun sergiliyor Nina’nın (Portman) bir siyah kuğuya dönüşmesinde. Filmin bir diğer kozu da, sinema tutkunlarının, 80’li yılların filmlerinden çok iyi tanıdıkları yetenekli ve kendine özgü çekici oyuncu Barbara Hershey. Nina’nın baskıcı annesi rolünde o da çok inandırıcı.

    Film, çok yönden incelenebilir. Müziği, Çaykovski’nin Kuğu Gölü bale süiti olduğu için zaten çok güzel. Konusu, kurgusu, oyunculuğu ile birinci sınıf bir film olduğu için, bu filmin sinema okullarında çalışılması gerektiğini de söyleyebiliriz. Ama konusu nedeniyle, daha çok sanat ve sanatsal yaratıcılık derslerinde kullanılması da çok olası.

    Bir bale grubu, Kuğu Gölü’nü tekrar yorumlamak ister. Kuğu Gölü prensesi ise hem beyaz ve masum kuğuyu hem de karanlık ve siyah kuğuyu canlandıracaktır. Nina, bu rolü oynamak ister. Ama, kendisi, çok iyi bir balerin olmasına ve mükemmel bir balerin olmaya çalışmasına rağmen, o güne dek olan yaşantısı ve kişiliği ile çok masumdur, çok beyazdır. Ancak, rolü gereği siyah kuğuyu da canlandırması gerekir. Siyah kuğu olabilmesi için, içindeki karanlık yönü, benliğinin kötü yanlarını da önce bulması sonra da ortaya çıkarması gerekmektedir.

    Film, konusu gereği karanlık bir atmosfere sahip. Nina, siyah kuğu olabilmek için, kendini keşfe çıkar. Yaşamını değiştirip, kişiliğini renklendirmeye çalışır. Ama kendisi içe dönük bir karakterdir. O nedenle, kötü yönlerini yine kendine dönerek bulmaya çalışır. Kendine eziyet eder. Bu noktada, sanatın gerçeklik ve yanılsama yönünü görürüz. Sanatında kusursuz olmaya çalışan kişi, kendi içine döner, bir şekilde sanatına ve kendi iç dinamiklerine yönelir. Ve gerçek yaşamdan kopar. Sanatını gerçek yaşamak için yaşamında bir yanılsama oluşur. Odaklanır kendine ve yaptığı şeye, üretmek için tüm hücreleri ile yaratısına yönelir. Yaratma süreci bu. Acılı bir coşku ve heyecan süreci. Kusursuza ulaşıncaya dek sürer. Dünyadan kopar. Böyle de olması gerekir. Kendini keşfeder. Ulaşınca huzur gelir. Ve dünyaya döner üreten kişi. Ve sonra, yine yeni bir yaratma sürecine girer. Çünkü, rahat duramaz.

    Ve tabii ki, burada, kişi, karanlık yönlerini olumlu bir hedef uğruna ortaya çıkarıyor. Kötülüğü, kötü insan olmak için değil kendini tanımak ve mükemmele ulaşmak için öğreniyor. Sonuçta sanat da severek yapılan diğer tüm işler de insanı iyiliğe götürmek içindir. Ama, insan olmak için kötü yönelerimizle de yüzleşebilmeliyiz.

    Siyah Kuğu, insanın, hedeflerine, hayallerine ne pahasına olursa olsun ulaşması ve ulaşırken de kazandıkları ile kaybettiklerinin olabileceğini gösteren bir sanat, yaratı ve insanlık dersi. Çaykovski, eserinin bu yorumunu görse ayakta alkışlardı. Ancak, şu da var ki, bu filmi sevmek için sanatı, sanatsal yaratıyı sevmek, hissetmek gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. izlemeyenlerin izlemesini tavsiye ederim,mükemmel tabi birde algı meselesi var herkes aynı filmi izler fakat herkesin beyninde duygu bırakır...

      Sil
  16. ...
    "zalim diyorlar bana
    gidenin ardından öylece baktım diye
    anlamıyorlar!
    sen gidince ben taşa döndüm"
    ...
    Sade ve güzel bir anlatım :)
    Gideni bir de kendi elinle kendinden uzaklaştırmak var... Sadece ikinizin iyiliği için. "Zalim" olmak da zor bazen.

    "Sonbaharın hatırlanmaz anlaşılmadan
    Uzak, yarım, samansarısı..."
    Dae Laurelin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldin.
      ayrılığı en çok şiirlerde seviyorum :)) sevgilerimle)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zona ve Ben...

 Küstüm!  Bu kuğu nerelerde diye  Hiç merak ta etmiyorsunuz?  Ölsem yedim çıkmış olacak.  Bir tek Benbir sormuş Allah razı olsun.    H asta oldum   o kadar  çok yemek Bloğu yapan arkadaşım var ancak bir tas çorba yapanım yok! Al kuğu bu çorbayı içte iyileş diyenim yok! Üç haftadır zona ile mücadele ediyorum daha önce bu hastalığa yakalanan blogcu arkadaşım A hesteydi-beste ile    hasta olduğu dönemlerde  konuşmuştuk hasta olduğu dönemlerde... ''Çok ağrılarım var acı çekiyorum'' demişti ve bende ona ''seni anlıyorum'' demiştim aynı acıyı yaşamadan anlayamıyormuş insan. yatağa hapseden ailevi ilişkilerden çevreden ve işten koparan bir hastalıkmış.  Son zamanlarda  istediğim bir kaç gün tatildi. Çok yorgundum yorgunluk stres sayesinde bir anlık boşluğumdan beni yakalayan bu hastalık.  Üç hafta  önce, sadece bir dakikada çıktı ve ilk olarak minnacık bir kaç sivilce gibi boynuma yerleşti sıcaktan olduğunu düşünüp ağrılara kulak asmadım.

Şşş! Kızlar bağırmaz

 Şşşş Kızlar bağırmaz  Eğer anne ve ya anne adayı  iseniz mutlaka izlemeniz gereken bir  film... Bu filmin bir karesine  instagramda  rastladığımda izlemeye karar verdim  Ramazanda  gece birde işten gelince  sahura kadar  uyumayayım diye  açtım filmi.   Film o kadar etkileyici ve sürükleyiciydi ki     film bittiğinde  sabah ezanına sadece beş dakika kalmış...  Sadece su içebildim filmin üzerine  yemek falan yiyemezdim zaten rüyamda da  Şirini gördüm  günlerce içimden çıkmadı  . Filmin beni bu kadar çok etkilemesinin sebebi ise çok gerçekçi olması  ... Oyuncular:Babak Hamidian, Merila Zare'i, Tannaz Tabatabayi  Tür:İran SinemasıYapım  Yılı:2010 Orjinal İsim:Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand  Puanı 8.2 Bir okuyucunun yorumu Dünya meşgaleleri yüzünden çocukları ile ilgilenmeyen ebeveynler Şehvetleri  ve sapkın düşünceleri  kendini bile düşünmeyen   caniler, masumların hayatlarını karartan sübyancılar... Dile düşmemek için şik

mutsuz bir insancık

 bazen kaçmak gerekir, kendinden , herkesten. çok bunaldım .çok yalnızım o kadar yalnızım ki  her gün pazarları dahil  16 saat çalışıp yine de çok yorgun değil. çok yalnızım. kimseye açıklayamadığım tuhaf bir yalnızlık.iki kaşımın arasında zaman geçtikçe  çıkan iz , ne kadar somurtkan biri olduğumun gayet açık kanıtlarında biri olsa gerek. ahh tabe efenim ne diyorsun be kuğu nerelerdeydin diyeceksiniz ! devrik cümlelerimi itinasız  virgülü noktası doğru yerde olmadını bildiğim  satırlarımın pek kimsenin umrunda olmadığını düşündüğümden sadece beynimde yazıyorum. mutsuz yalnız hatta halen fakirim...  hayatta en çok istediğim bir evimin olmasıydı ben biriktirdikçe ev fiyatları arttı .ben mutlu olmaya çalıştıkça sorunlar daha da arttı. bazen yaşamıma son mu versem diyorum sonra iğne batsa uf uf  diyorum canımın çok tatlı olduğunun farkına varıyorum . şey gibi bir  şry bozulsa onu tamir ederken daha da çok bozuyorum. . sonuç olarak mutsuzum .