Vaktin birinde ,bir adam yaşarmış uzak bir yerde hep Allah'a tevekkül eder, kimseye minnet etmez, çiftçilikle geçinir gidermiş.
Bir gece namazını kıldıktan sonra ellerini açmış
''Ya Rabb'im ben aciz bir kulunum haşa sana isyanım olamaz şükrüm daimdir ancak bende varlıkla sınanmak isterim bende güzelliklerle sınanmak isterim bilirim ki , Cennet buradan hayırlı ama varlığını hissetmek isterim.'' deyip ellerini yüzüne götürmüş.
O anda duasına icabet edilmiş hikaye bu ya, bir melek görevlendirilmiş git bu kulun kapısına beş civciv bırak bir çuvalda yem bu civcivler büyüyüp yumurtlamaya başladığında altın yumurtlasınlar bir ömür boyu rahatlık içinde keyif sürsün.
Sabah olunca kapısında beş civciv bir çuvalda yem gören adam hem şaşkın hem sevinçli derken adamı almış bir düşünce bu bir çuval yem bitince ben ne yaparım en iyisi ben bu civcivleri ve yemi satıp bu haftaki rızkımı çıkarayım...
Gece olur yine dua eder ertesi gün adamın tarlasına saçar görevli melek altınları adam tarlasını sürmeye gidecektir sabanı vurdukça altınlar çıkacaktır.
Sabah olur adam tam tarlaya gidecek, komşusu gelir sabanını istemeye adam derki '' bak komşu sabanı veririm ama önce benim tarlayı süreceksin'' tamam der komşu gider tarlaya...
Gece olur yine aynı duayı eder melek bakar ki adam her gün aynı köprüden geçip camiye gidiyor o köprüden tek geçende o hemen köprünün ortasına bir kese altını bırakır, sabah ezanı okunur adam camiye gitmek için yola çıkar tam köprünün başına geldiğinde kendi kendine ''ben şimdi genç sayılırım ihtiyarlığımda gözlerim görmez olursa bu köprüden nasıl geçerim bir gözlerimi kapayımda deneyeyim'' der...
Kapar gözlerin köprüde yürümeye başlar ayağına bir şey takılır(altın kesesi) bir tekme atar kese uçar dereye...
Gece olur namazını kılar adam tam açar ellerini, hemen Melek varır yanına görünür adama ey adem oğlu elini açarsın dua edersin iyi hoşta biraz da gözünü açsan der:))
Yani kıssadan hisse bazen sadece isteriz istemeye o kadar çok odaklanırız ki, istediğimiz şey önümüze altın tabakta konulsada farkına varamayız.
Dualarıma Aminim olur musun?
Çok güzeldi:) ve bana , ne kadar zengin oldunuzun farkında mısınız isimli bir başka güzel hikayeyi hatırlattı.Gören gözle birlikte gönül gözü de açılsın inş.
YanıtlaSilgüzellikler için de her şey dilediğince olsun Kuğum.
Bak şimdi bende o hikayeyi merak ettim ,bir ara paylaşırsınız inşAllah bizimle:)
SilBu tür hikayeleri çok seviyorum ,uyguluyor muyum? tartışılır:))
Her şey gönlünce olsun ablam <3
Uygulama da eksiğimiz hep var kuzum.
SilHayatında ki her şeyden şikayet edenler için yazılmış bir öykü sanırım ben TV de yıllar oldu dinlemiştim:)
Fakirliğinden, işinden,yaşamında ki neredeyse her şeyden şikayet eden birine karşısındaki iyice dinleyip sormuş;
Vücudun da bir eksikliğin var mı?
Hayır yok
O zaman uzvunu kazada kaybetmiş birinden çok daha zenginsin.
Peki barındığın bir yerin var mı?
Tabii var sokakta mı sandın.
Sanmadım ama sen öyle düşünüyorsun oysa ki sokakta yaşayandan çok daha zenginsin.
Hastahaneler de geçen günlerin oluyor mu?
Hayır ne işim var oralarda iyiyim ben.
Oralar da şifa arayanları düşününce en büyük zenginliğin de bu farkında mısın...
Bu şekilde pek çok örneklerle kıyaslanarak hepimizin birilerine göre şükredecek ne çok güzelliklerimiz olduğunu fark etmemizi sağlayan güzel bir hikayeydi:))
_______________________
Şu senin fotoraflayamadığın bebeği yeniden yapsana sana da meşgale olur hazır da bulunur .
Aysel'in sayfasında resimli anlatım vardı bırakıyorumlinkini belki denersin yine
Çok güzel çok anlamlı Siyah kuğu :) Sayende bu gece bana çok iyi geldi bu hikaye, paylaştığın için teşekkür ederim canım.
YanıtlaSilÇok sevindim bir nebzede olsa içine bir ferahlama geldiyse böyle nane şekerinin üstüne su içmiş gibi:)) çok sevindim:)
SilYürenize salık. Bu hikayenizi de paylaştım..
YanıtlaSilAdamın biri selin ortasında mahsur kalmış hani,sürekli dua edip yardıma gelen itfaiyeci, botları falan reddetmiş sürekli yok beni Allah kurtarır diyomus surekli:)En sonunda boğulmuş, sormuş beni niye kurtarmadın diye,Allah da demiş daha ne yapayim:)O hesap,biraz gözümüzü acicaz,biraz da saksıyi calistiricaz
YanıtlaSil:)) buda güzelmiş duymamıştım hiç:)
SilYani biz hep keramet bekliyoruz,
Biri keseyle kapımıza bırakmaz,
iş aramadan gel seni buraya alalım demezler
ama bir umut hep keramet bekliyoruz:)
Keramet oluyorda biz algılayamıyoruz
yine suçlayacak birilerini buluyoruz:)
Ne güzel bir hikaye.. Bakıyoruz da hiç göremiyoruz ne acı..
YanıtlaSilMalesef değil mi? bakıyoruz her gün duamıza dua ekliyoruz bazen şükür etmemiz gereken şeyleri göremiyoruz.
Silbir arkadaşım neden biz değil neden onlar zengin demişti bende neden onun çocuğu kanserde seninki değil demiştim çok kızmıştı bana ,uzun süre konuşmadık bir olay oldu vesile oldu konuşmak zorunda kaldık ,biliyormusun dedi utancımdan konuşmadım seninle haklıydın hep iyi şeyleri istiyoruz kötülükleri başkası yaşasın iyilikleri biz,böyle bir dünya varmı bilmiyorum Allah adaletlidir , iki arkadaş oturuyorlar ve birinin kızı çok ağlıyor bakkala gitmek sitiyor annesi izin vermiyor arkadaşta ağlatma çocuğu diyor ben götürüm alıp komşu kızını çıkıyor bakkala daha kaldırımda bir araba çıkıyor kaldırıma duvara giriyor çocuğuda altına alıyor, kollar bacaklar kırılıyor tabi bizim arkadaş zaten yıllar önce eşi kazada vefat etmiş kafayı bozuyor akıl hastanesine yatıyor komşu kızı hastanede kanser olduğu anlaşılıyor erken tanı hayatını kurtarıyor ,iki yıl oldu gayet sağlıklı tedavisi sürüyor.
Tüylerim diken diken oldu valla.. Her işte bir hayır var dedikleri olsa gerek.. Diğerine gelince çok güzel yapıştırmışsın lafı. Neyse ki yaptığı ayıbı anlayacak aklı ve utanması varmış. Benim gözüm hiç başkasındaki birşeye takılmadı bugüne dek, o yüzden bu konuda hep isteyen insanları, kıyas yapanları hiç anlayamamışımdır.
SilHepimiz faniyiz hepimizn nefsleri var unutmaki Yağmurum nefs, şeytandandan daha sinsi ve daha kötüdür, şu dilin ucuna geldiğinde bir anlık bir şey işte , ne mutlu sana doğru olanı bilmek yapmak her kula nasip olmuyor işte, sevgilerimle.
SilNe güzel bir öykü. Yaşamımızda kimbilir nelere gözümüzü kapayıp yanımızdan geçmesine neden oluyoruz, dilerim bunu en aza indirebiliriz. Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilSevgiyle kalın.
Bende çok severim bu hikayeyi bunlarla büyüdük, ben teşekkür ederim sevgilerimle.
SilDers verici bir hikaye
YanıtlaSilDers alan yüreğine sağlık Fatoş kardeşim. sevgilerimle.
SilTıkandı babanın öyküsüne benziyor :)
YanıtlaSilMerak ettim Tıkandı babayı araştıracağım:)
SilNe güzel bir hikaye mubarek Ramazan arefesinde.İmanlı kızım benim.İnsan her zaman Allah'ı anmalı, herkes her şeye layıktır.Ama kader diye bir şey var.Bazen para ya da zenginlik hayırlı gelmeyecektir bize Allah vermez.Hikmetinden sual olunmaz.Olanla şükretmeli her zaman.Beterin beteri vardır.Başkasına haset etmek günahtır, Allah'a isyandır.Herkes nasibine razı olmalıdır.Sevgilerimle canım kızım.Hayırlı ramazanlar.
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgili ece ablacığım.
SilŞükür etmek rızkı çoğaltır, şükür etmek huzuru çoğaltır.
sevgilerim öpüyorum ablacığım.
Merhabalar.
YanıtlaSilBu tür hikayelerden hep aynı dersler çıkar. Hani bir de Sultan Mahmut'un "Vermeyince Mabut, Neylesin Mahmut?" başlıklı bir hikayesi var ya, işte öyle; vermeyince Mabut, neylesin Mahmut.
Öyle sadece kuru kuruya dilimizdeki şükrü, kimse şükürden saymasın. Önemli olan gönlünce, yüreğince, sabrınca, davranışlarıyla şükredebilmektir. Ağzımız açıldı mı başlıyoruz şükre. Ama en ufak bir sıkıntı ile karşılaştık mı, önce başlıyoruz sızlanmaya, ağlamaya, ardından da işte o dilimizdeki şükür ile şükrediyoruz. Oysa şükür, isyan etmeden; ağlamadan; sızlanmadan; acılara, yoksulluğa, çaresizliğe dayanabilmek, sabredebilmek ve mücadele edebilmektir.
Duaya gelince. İşte kimlerin duası kabul olur, hangi dualar kabul olur, ya da dua nasıl yapılmalıdır gibi bir çok açıklamalarla karşılaşabilirsiniz. Oysa Cenab-ı Hakk, kur'an'ı Kerim'de dua ile ilgili neler söylemiş:
FUSSILET SURESİ,49:İnsan hayır istemekten, hayır için dua etmekten bıkıp usanmaz. Kendisine bir şer dokunmaya görsün;hemen ümidini keser, yıkılır.
51:İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir, yan yatar. Kendisine şer dokununca, hemen duaya koyulur.
MÜMİN SURESİ, 60:Rabb'iniz buyurmuştur ki;Dua edin bana, cevap vereyim size. Kibre saparak bana ibadetten uzaklaşanlar, aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir.
RA'D SURESİ,14: Gerçek dua yalnız O'na, hak davet yalnız O'nun için yapılır.O'nun dışında yalvarıp davet ettikleri ise, onlara hiçbir şekilde cevap veremezler. Onlar, ağzına su ulaşsın diye iki avucunu suya doğru açan, ama suya ulaşamayan birinden başkasına benzemiyorlar. Küfre sapanların dua ve davetleri, şaşkınlığa dalmaktan başka bir işe yaramaz.
İSRA SURESİ,11: İnsan hayra davet eder gibi şerri çağırıyor. İnsan hayra duasıyla şerri davet ediyor. İnsan çok acelecidir.
FURKAN SURESİ,77: De ki;"Duanız/Davetiniz yoksa, Rabb'im sizi ne yapsın? Yalanladınız;bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır."
BAKARA,2:Kullarım sana Ben'den sorarlarsa, Ben Karib'im , gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, Bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, Bana inansınlar ki, doğruyu ve iyiyi bulabilsinler.
Selam ve dualarımla.
Merhabalar
SilÇok güzel özetlemişsiniz sevgili hocam yüreğinize sağlık
İdrakine varabilmeyi nasip etsin Rabb'im
selam ve dualarımla.
okurken sonlara doğru istediğim şeyleri olmak üzereyken nasıl kaybettim acaba diye düşünmedim değil:):)
YanıtlaSilBende istediğim bir şey tam olacakken olmayınca ,hep bunu düşünürüm yine bir yerlerde tekme attım keseye diye:)
SilCok sukur bugunku gunumuze, allah olmayanlara versin demek niye bu kadar zor!!!
YanıtlaSilHerkesin gonul gozu acik olsa keske.
Ama insanogluyuz, dilinde kemigi yok, hersey isteniyor:))
Hem yayin hikayen helde yagmur yagar'a verdigin cevaptaki olaylar sahane. Her iste bir keramet, her iste vardir bir hayir. Suphesiz ki allah adaletlidir ve herseyin iyisini bilir...
Allah olmayanlara versin
Silamin:)
Gönül gözü bile artık hileye çalışıyor kimi nasıl hangi yönden sömürürüm dini duygularımızı bile sömürüyorlar artık, bir türbeye, yatıra ,camiye gitmeye çekiniyordum dilencilerden dolayı vermesem içime dert kalıyor versem arkası kesilmiyor pire gibi türüyorlar. Birde nasıl gençler sağlamlar maşallah . bir gün pazar dönüşü dilenciye dedim gel şu poşetlerimi eve kadar taşı sana bahşiş vereceğim evim yüz metre falan dedim ,abla gelemem müşterim kaçar dedi:))) eve gelene kadar güldüm müşteri olarak görüyorlar bizi:))) E ne oluyor bu defa biz gerçekten muhtaç olanı bulamıyoruz ,hepsini aynı kefeye koymuş oluyoruz, birde şu var gerçekten deneyimlediğim bir şey insan gerçekten muhtaç olunca isteyemiyor o yüzü tutmuyor yerin dibine geçmek deyimini yaşıyor.
nerden girdim nereden çıktım ben sesli yayın mı yapsam ne:)
Kısmetsiz adam :))oldukça ilginç bir hikayeymiş, fırsatları kaçırmamak lazım, teşekkürler kuğucum. Sevgiler. :)
YanıtlaSil:) Aynen sevgili Müjde anneciğim bahtsız bedevide diyebiliriz:))
SilBana Sultan Mahmut döneminde yaşamış olan Tıkandı Babanın hikayesini anımsattı. Hani derler ya vermeyince mabud neylesin Sultan Mahmut :-)))
YanıtlaSil:) Bir kaç kişi daha söyleyince çok merak ettim bende bu hikayeyi hemen araştırdım:)
SilTIKANDI BABA “
Sultan Mahmut kıyafet değiştirip, beraberinde sadrazam ve birkaç muhafız ile halkı teftişe çıkmış. Dolaşırken bir kahvehaneye girip oturmuşlar. Bakmışlar müşteriler kahvehaneciye seslenip duruyor: "Tıkandı Baba, çay getir"; "Tıkandı Baba kahve getir". Tıkandı Baba lakabı Sultan Mahmut'a ilginç gelmiş. Merak edip kahvehaneciyi çağırmış. Kahvehaneci gelince:
- Baba sana neden "Tık
andı Baba" derler?
Hele otur da anlat, demiş.
Tıkandı Baba başlamış anlatmaya:
- Ben bir gece, bir rüya gördüm.
Rüyamda tanıdığım tüm insanların bir çeşmesi vardı ve hepsinin çeşmesinden oluk oluk su akıyordu. Benim de bir çeşmem vardı fakat benim çeşmemdeki su ip gibi akıyordu. Sonra ben;
"Keşke benim çeşmem de onlarınki kadar aksa" diye içimden geçirdim. Sonra yerden bir çomak alıp suyun geldiği oluğu dürtmeye başladım. Ben oluğu dürterken çomak kırıldı
ve ip gibi akan suyum damlamaya başladı.
Bu sefer ben; "Keşke çeşmem diğerlerininki kadar olmasa da,
bari eskisi kadar aksa" diye içimden geçirdim ve oluğu kurcalamaya devam ettim. Ben uğraşırken suyun geldiği oluk tamamen kırıldı. Az önce damlayan suyum, tamamen kesildi. Ben yine uğraşmaya devam ediyordum ki,
o sırada Cebrail göründü; "Tıkandı, baba! Artık uğraşma!" dedi. O gün bu gündür bu rüyamı kime anlattıysam adım Tıkandı Baba'ya çıktı. Hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdi de burada çaycılık yapıp zar zor geçinmeye çalışıyorum.
Tıkandı baba'nın anlattıklarından etkilenen Sultan Mahmut, muhafızlarına; "Bundan sonra her gün bu adama bir tepsi baklava getirin; her baklava diliminin altına da bir altın koyun."
diye emir vermiş. Hemen ertesi gün askerler ilk tepsi baklavayı getirip,
Tıkandı Baba'ya teslim etmişler.
Sil"Padişahımızdandır" diyerek...
Tıkandı Baba baklavaya sevinmiş.
"Ne zamandır tatlı yemişliğim de yoktu"
diye içinden geçirmiş. Almış tepsiyi tutmuş evinin yolunu.
Yolda düşünmüş kendi kendine; "Yahu ben bir canıma nasıl yerim bir tepsi baklavayı? En iyisi ben buna hiç dokunmadan satayım."
Tıkandı Baba işlek bir yol kenarına kurmuş tezgâhını başlamış;
"Taze baklava! Taze baklava!" diye bağırmaya...
Bu sırada yoldan geçen bir Yahudi baklavaya talip olmuş.
Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar, Yahudi baklavayı alıp gitmiş...
Tıkandı Baba baklavadan kazandığı ile ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış.
Yahudi baklavayı evine götürmüş.
Bir dilim atmış ağzına... Fakat dişine bir şey değmiş... Bu nedir diye bir bakmış ki; altın. Ve baklavanın her diliminin altında bir tane altın... Yahudi bu duruma anlam veremese de ertesi gün tekrar aynı yere gitmiş ki; aynı adamı görür müyüm diye... Bakmış ki adam orada...
Demiş ki; "Sen her akşam burada olacaksan, biraz indirim yap da ben her akşam alayım bu baklavaları senden." Tıkandı Baba kabul etmiş ve her akşam baklavayı Yahudi'ye satmaya başlamış.
Sultan Mahmut, bir ay baklava gönderdikten sonra;
"Bakalım Tıkandı Baba şimdi ne durumda?"
deyip adamlarıyla beraber tutmuş kahvenin yolunu. Fakat bu kez kıyafet değiştirmeden... Sultan Mahmut bakmış ki; Tıkandı Baba aynı tas aynı hamam. Ne uzamış ne kısalmış. Yine aynı kahvehanede, ekmek kavgasında... Sultan Mahmut, Tıkandı Baba'yı yanına çağırtıp sormuş:
- Tıkandı Baba sana yolladığım baklavaları almadın mı?
Tıkandı Baba biraz mahcup:
- Geldi hünkârım, demiş. Ben de satıp ihtiyaçlarımı giderdim. Duacınızım.
Sultan Mahmut, bunu duyunca tebessüm etmiş. "Anlaşıldı Tıkandı Baba, sen gel bakalım benimle" demiş. Birlikte sarayın yolunu tutmuşlar. Saraya varınca Sultan Mahmut, Tıkandı Baba'yı doğruca hazine odasına götürmüş. Sultan Mahmut, Tıkandı Baba'nın eline bir kürek tutuşturup:
- Baba daldır bakalım küreği istediğin yere...
Küreğin üzerinde ne kalırsa senindir, demiş.
Bunu duyan Tıkandı Baba öyle heyecanlanmış ki;
küreği ters tuttuğunu fark etmemiş bile...
Hızla küreği daldırıp çıkarmış ama ne çare? Kürek ters olunca üzerinde bir tanecik altın kalmış o da düştü düşecek... Derken o da düşmüş. Sultan Mahmut:
- Baba, demiş. Senin buradan nasibin yok! Sen şu bizim askerleri takip et. Onlar ne derse yap.
Tıkandı Baba boynunu büküp düşmüş askerlerin önüne... Sultan Mahmut askerlerden birini yanına
çağırmış:
- Bu adamı alın Üsküdar'a götürün, demiş. Deyin ki; baba bir taş seç. Seçtiği taşa karışmayın. Sonra deyin ki; seçtiğin taşı fırlat. Tıkandı Baba taşı ne kadar uzağa atarsa; durduğu yerden taşı attığı yere kadar ona verin.
Askerler Tıkandı Baba'yı alıp Üsküdar'a götürmüş. Demişler ki baba bir taş seç. Tıkandı Baba sormuş "Ne için ki?" diye ama askerler bir şey söylememiş. Tıkandı Baba; şu büyüktü, şu küçüktü, şu yamuktu derken kocaman bir kayaya sarılmış demiş ki seçtiğim taş budur. Askerler demiş ki; "Baba sen şimdi bu taşı fırlat, ne kadar uzağa atarsan o kadar yer senindir." Bunu duyan Tıkandı Baba heyecanla seçtiği taşa atılmış, güç bela yerden kaldırmış. Fakat taşın ağırlığını direyemeyip elinde taş olduğu halde sırtüstü devrilmiş. Taş da üzerine düştüğünden oracıkta can vermiş. Askerler gidip durumu Sultan Mahmut'a anlattıklarında, Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş:
- Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut?
heheh ☺️ çok güzeldi. Benzer bi hikaye daha biliyodum da unuttum ya☺️
YanıtlaSil:) Çok sevdiğim hikayelerdendir beğenmene sevindim.:)
SilHikaye çok güzel de; Güzel sen hoş geldin sefa geldin,İyi ki de geldin yoksa kuğular seni araya araya bembeyaz olacaklardı valla.
YanıtlaSilSevgiler.
Sil:))) Kuğuları yıkamaya gitmiştim oysa ki:))
Bir tebesüm ile acaba dedim:))) hayırlı ramazanlar güzel kardeşim :))))
YanıtlaSil:) Teşekkür ederim Sevgili kardeşim hayırlı ramazanlar diliyorum.<3
SilDua isteyen gönülden dua edendir. Tüm dualarınız hakkınızda hayırlı ne ise o şekilde kabul olsun, yüreğinize de huzurla yerleşsin. Ramazanın ilk günü tüm dualarımız herkesi kuşatsın. Sevgi ile...
YanıtlaSilÇok güzel ifade etmişsin Allâh razı olsun hayırlı ramazanlar. Sevgilerimle
SilÇok güzel ve ders verici bir hikaye.
YanıtlaSilTeşekkürler hayırlı ramazanlar .
SilTeşekkürler hayırlı ramazanlar .
SilGüzel hikayeler paylaşıyorsun, teşekkürler :)
YanıtlaSilKeyifli okumalar :)
Silneleri görmüyorum acaba diye düşündüm :S
YanıtlaSildemek ki gözümü açması maddesini de eklemem lazım dualarıma :)
Heheh bu güzeldi Allahım verdiklerini görmemi nasip et olabilir mesela :)
SilDuymamıştım guzel ve anlamli bir kissa imis :)
YanıtlaSilÇocukluğumun hikayeleri :)
SilVermeyince Mabud; neylesin sultan Mahmud, diye bir kıssa da vardı. Onu hatırladım okuyunca. Mabud veriyor ama kullar O'nun verdiğine razı olmayıp çoğu zaman kendi meşguliyetleriyle boğuşup duruyorlar.
YanıtlaSilEvet o hikayeye benziyor Allahtan bu hikayedeki ölmüyor :) insanız işte istemeye odaklıyız onuda ver bunuda ver herşeyi verse neden herşey oluyor kesin bir bela gelecek başıma deyip belayı çekeriz isteriz resmen ,insanız işte tuhaf varlıklarız :)
Silokumuşum ama yorum yapmamışım sanırım.. güzel kısa..hissesi hoş :)
YanıtlaSilKeyfin daim olsun :)
Sil7 SENEDİR ETTİĞİM BİR DUA VAR. HENÜZ KABUL OLMADI AMA İNŞALLAH KABUL OLUR
YanıtlaSil