Ana içeriğe atla

Gölgede açan çiçekler #3#


 

Annem çok güzel bir kadındı,babamda ona keza çok yakışıklı.Zamanında ikisininde farklı sevgilileri varmış .


 Annem kapı komşularının oğluna aşıkmış,hemde öyle böyle değil ,gece yarılarına kadar kapı önlerinde otururlarmış, hiç olmayacak çocuklarının hayalini kurup, sohbet ederlermiş.Çocukluk aşkları anneannemin   ''eğer sizin kızı  da bizim oğlana vermezseniz olmaz''demesiyle ,büyük bir aile savaşına dönmüş ve çıkmazlara girmiş büyük aşk , annem  ben annemin sözünden çıkmam demesiyle imkansız olmuş...

 Babam da köyde  güzeller güzeli  kapı komşusu  Zeynebe aşıkmış , ninem   o zamanlar köyde her evde çeşme olmadığı için  köy çeşmesinde su doldururken  Zeynebin annesine ''senin kızın beni oğluma bu su gibi akıyor'' deyince  , Zeynebin annesi , Zeynebi apar topar başka köye gelin vermiş,babamın payınada  Zeynebin düğününde kendi evinin bahçesinde  pikabı ağaca asıp ''cezvenin sapı sarı aldılar elimden yarı ağlarım zarı zarı''yı dinlemek düşmüş...

 Babam o günden sonra  hayatı boşlamış sevememiş kimseyi ta ki annemin  onun çalıştığı fabrikaya girmesine kadar.

 Tanışmışlar ve ailelerine zamanında yapamadıkları dayatmayı ,  evlilikleri konusunda yapmışlar.

 Amca ve halamın almanyada olmasından dolayı belki babamı da yanlarına alırlar diye  annanem   razı gelmiş bu evliliğe, dedem altı çocuğa ekmek parası getireceğim diye çalışmaktan evdeki dönen olaylardan bi haber.
Anne ve babamın düğününde  Hasan düğüne gelip anneme defalarca yalvarmasına rağmen annem , Anneannemi üzmemek adına kaderine  bir çizik atmamış...

 İlk günlerde mutlu olsalarda sonraları  cicim ayları bitmiş.Annem şehirden köye gelmenin ezikliği altında birde kötü kayınvalide sayesinde ezildikçe ezilmiş,babamsa kendine başka  küçük dünyalar kurmuş.

 Aklım ermeye başladığında  odamın  penceresinin altındaki alkol şişeleri beni rahatsız etmeye başlamıştı.
 Babam hayatını içki sofralarında meze olarak harcarken,annemde küçücük dünyasında kayboluvermiş ve kendini aramayıda aklına hiç getirmemiş....


Babam  yer ,içer , gezer; annemse tarla, bahçe , hayvan derken, hayallerini  hangi fidenin altına gömdüğünü unutmuş....

 Çocukluğum bamya tarlalarında geçti, annem  sabahın beşinde kalkar  kardeşim bebek olduğundan nineme bırakır beni yanına aldığı gibi  soluğu bamya tarlasında alırdı.Tarla uzaktı yürüyerek giderdik,ben  sopamı at yapardım atımla gittiğimden fazla yorulmazdım, bamya tarlalarını hiç sevmezdim,bamyayı da..Çünkü kazarken hep kaşındırırdı beni,birde toplarken ellerimize çorap geçirirdik yinede ellerimiz yemyeşil olurdu...

 Bamya tarlası ve   domates , patlıcan bahçelerinde ne oyuncaklarım olabilirdi ki...

Oyuncaklarım  patlıcana  dört çubuk takıp mor inekler yapmaktı aa  yoksa milka yı ben mi icat ettim...



Annelerin yaşayamadığı  hayalleri vardır, kendileri başaramazsa kızlarının  yaşaması  için ümit ederler.
Yarınlar  için hayaller kurarlar, ya annenizin hiç hayali yoksa!

Doğduğum köyde annemin yarınlar için hayaller kurmaya hiç fırsatı olmamıştı, belkide başlarda vardı  sonraları  hayallerini  bir yerlerde kaybetmiş bir annenin kızıydım...

 Ağabeyim ve kardeşimin yükü ağır gelmiş olacak ki beni dört yaşlarındayken  dedem öldüğü için yalnız kalmasın diye  nineme hibe etmişler.

 Ninem daha doğduğumda  beni alacağını biliyormuş sanki adımı bile  o koymuş kimseyi karıştırmamış Melek, melekler gibi olsun demiş melekler kadar güzel melekler kadar erişilmez melekler kadar iyi  kalpli....


Çok ta uzak değildi evlerimiz fakat ben , beni doğuranı değil büyüteni anne biliyordum, kızkardeşimle sizin ev bizim ev muhabbeti yapardık.

 Annem ve ninemin hiç yıldızı barışmamıştı , hiçte barışmayacaktı, biz bu hengamede kendimize yol bulmaya çalışan küçük karıncalar gibiydik...

Annem ve ninemin kavgaları zaten eve bağlı olmayan babamı evden daha da uzaklaştırdı  Bizim evde  günde en az on  defa sofra kurulur herkes tek yemek yerdi, kimse kimsenin umrunda değildi..

Sonraları kendimi avutmak için dikiş kursuna başladım.14 yaşında  fabrikada çalışmaya başladım.kimseye söyleme gereği duymadan  yazılmıştım  fabrikaya. 
Ev , aile diye bir şey yoktu ki..
Küçük bir  sorun vardı yaşım tutmuyordu oda kolaydı  babamı ikna ettim ve yaşımı büyüttük, zaten ben doğduğumda büyüktüm!
Çalışırken  Erkanla tanıştım iyi arkadaştık o benden sekiz yaş büyüktü, yakışıklıydı bir sürü kızla çıkardı bende ufaklık olarak ona mektup taşırdım.

 Ve her şey  ağabeyim askerde olduğu için  babamın da varla yokluğu belli olmadığı için evin yükünün üstüme binmesiyle,boşluğa düşmemle başlamıştı.

 Erkanla  dertleşirdik   ona bizim evin halini anlatırdım , ''evlensene benimle dedi o zaman her şey farklı olur dedi''.
16 yaşına gelmiştim ama yüküm çok büyüktü ve bir ailem olur bir yuvam olur diye düşünerek Erkana evet dedim .  Ne acıdır ki Çocuk olduğumun farkında bile değildim! 

Her zamanki gibi kimseye sormaya gerek bile duymadım  ne de olsa ben büyüktüm, hiç çocuk olmamıştım  patlıcanlara çubuk takmak dışında...

 İnek hasta olduğu için annemler düğünüme bile gelmemişti...

 İnek  kadar değerim yoktu ,Erkan'ı  çok seviyorum hepte sevceğim  diye düşünürken  çok erken konuşmuşum.

 Daha ilk aylarda Erkan sebebini anlamadığım bir tokat atmıştı bile bana,bunun ilk olmayacağını  ilerki zamanlarda daha iyi anlayacaktım.

Kayınvalidem beş bilezik için boğazımı kesmeye kalkmıştı,apar topar  sadece üstümdeki eşyalarla o evden çıktım. 

Erkan  evde yoktu eve geldiğinde benide alıp İstanbula yola çıktık ve hayatımın karmaşık  günlerinin başladığını,evsiz işsiz ablalarının evinde göçebe gibi yaşarken  çok iyi sindirecektim.

 Büyük görümcemin çatı katında  dört oda vardı birinde yaşlı  kaynatası, birinde  öğrenci,birinde kullanılmayan eşyalar,birinde de biz yaşamaya başlamıştık.Çalışıp  ev tutana kadar ve kime ve neye sinirlense  öfkesini bende boşaltacak, bol bol tokatlar tekmeler yiyecektim ve ben bunları kimselere diyemeyecektim,  hatta başım gözüm o kadar çok yarılacak o kadar çok hastanelik olmuştum ki  adım sakara çıkmıştı. 

Hep olmadık kazalar beni buluyordu , gün gelip  çaydanlıklardan sular dökülüyor ,gün gelip  kolum  catlayacaktı, gün gelecek burnum  kırılacaktı ve  bunları hep benim sakarlığım yüzünden olacaktı!

 En yakın dostum sigaram fakat Erkan içmemi istemiyor hatta bir kaç defa ağzımı sigarayla yaktı fakat  bende inat  içeceğim işte...

 Evliliğimizin yedinci ayında  hamile olduğumu öğrendiğimde çok sevindim fakat erkan o kadarda sevinmedi  bu bebeği aldıralım deyince doktor aramaya başladık fakat ısrarlarıma dayanamayınca birazda ablasının yardımıyla  bebeğin doğmasına izin verdi hayatımdaki en güzel şey olacaktı.

 Gördüğüm şiddet için ilk başlarda hep kendimi suçluyordum, eksiklerimi  arıyor , buluyor ve kendimi yetiştirmeye çalışıyordum bu konuda en büyük yardımcım kitaplardı. 

Bebeğimi  kucağıma aldığımda her şey değişmişti,kendimden çok kızım için yaşıyordum.Karar vermiştim  ben annem gibi olmayacaktım. 

Erkanın aşırı sinirlenmeleri tepkileri bana normal gelmiyordu,baş ağrısı için gittiği doktor ona şizofren teşhisi koymuş  aa yuppi şizofren bir kocam var beni hangi gece nerede kesecek diye düşünmeme gerek yok  kaçınılmaz son.

Evlilik hayatımda  yediğim  tokadın  tekmenin hesabı olmayacak ve bunu annem , babam , ninem , kızkardeşim kısacası herkes bilecek ama kol kırılır yen içinde kalır diyecekti....

İlk  vurduğu zamanlarda  vicdan azabı duyardı  tabi zamanla arsızlaştı,artık dövmek onun için normal bir şey.
Beni hayata bağlayan tek şeyse  kızım Minel...
                                              N.K 




                                                                                                                                                           

Yorumlar

  1. bunlar gerçek mi?!!!
    çok üzüldüm okurken...
    bebekken nineye verilme hikayesi benim hikayemde de vardır :(
    çok güçlü bir kalemin var ablam
    sevgiyle öpüyorum seni...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatta ne gerçek ne yalan bilemeyiz değil mi?

      Figen abla nine annenin yerini hiç bir zaman tutamaz değil mi? istediği kadar iyi davransın.

      İlgin için çok teşekkür ederim, sevgilerimle öptüm.

      Sil
  2. Canim cok guzel kurgulamissin. devamini bekliyorum sabirsizlikla.sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Mehtap,
      canım beğenmene sevindim,
      sevgilerimle.

      Sil
  3. Yazık:(((anneleri mutsuz olan kızlar niye aynı yazgıyı yaşıyorlar? Sanki bir kısır döngü gibi anne mutsuz, anne dayak yiyor, kızı da benzer bir hayat sürüyor!:((şizofren kocası olan öyle çok kadın tanıyorum ki:(((yazık sineye çekiyorlar sonunda ya adam kadını gebertiyor, ya kadın adamı..:((eline sağlık güzel kızım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet annem , annelerinin kaderlerini yaşıyorlar, yada şöyle söyliyeyim gördüğü bildiği şeyi yapıyor...

      kader , evladımın hatırı na diyorlar,
      böyle diyerek çocuklarını daha kötü bir gelecek bekliyor farkında değiller.

      kocamannn öptüm

      Sil
  4. Yine çok hüzünlü,çok düşündürücü vede okumaktan zevk aldığım bir yazı olmuş..Ellerine yüreğine sağlık Siyahkuğu'm:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım,
      amacım düşündürmek ve
      böyle insanlarla karşılaştığımızda acımakatan fazlasının yapılması.

      Sil
  5. Yaşanmış gerçek hayat hikayeleri bunlar..
    Etkiyelici ve bir o kadar da düşündürücü bir yazı olmuş..
    Kalemine sağlık canım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabiki yaşanmasa ben nasıl yazarım ,her satırı empati kurarak okuyunca insan daha bir farklı düşünüyor.
      sağol canım.

      Sil
  6. ne yazıkki kadınlarımız çocukları için katlanıyor kocalarına :((
    ama ben tasvip etmiyorum...
    kimse kimseye katlanmak zorunda değil...
    canım kalemine sağlık....
    sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabiki herkesin düşüncesine saygı duymak lazım şirinem iç dünyalarını bilemeyiz.
      sevgilerimle.

      Sil
    2. tabiki doğru söylüyorsun canım...
      her evin derdi başka çok başka...
      sanırım yaşamdan anlayamıyoruz :((
      sevgiler...

      Sil
  7. Kızlar annelerinin kaderini yaşarlar mı gerçekten :(
    Yaşamasınlar :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyormusun kuzum hikaye bunun üzerine kurulu , kızlar ve anneleri, değişmez denilen kaderleri:(

      Sil
  8. Burada yazılanlara biz üzülürken bu hayatı her anıyla yaşayanlar var bir de
    Onlar ne yapsın..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya yaşayanlar susup içine atıyordur herhalde, böyle kadınlar güçsüzde görünse çok gururludurlar.

      Sil
  9. Okurken cok uzaklara gıttım.. yasananlar cok kotu fakat nedense acaip sıcak bı his uyandırdı içimde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanıdık gelmiş olabilir çünkü hepimizin yakınlarında bir Melek var.

      Sil
  10. Çok etkileyici maalesef bu hikayelerin gerçekleri ülkemizde o kadar çok yaşanıyorki.Umudumuz bu hikayelerin sadece hikaye olarak kalması.Ellerine sağlık yine çok güzel..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimde tek umudum böyle olayların sadece hikayelerde kalması,
      çok teşekkürler...

      Sil
  11. Çok üzücü çok siyah kuğum.. bakalım neler olacak içimiz daha nasıl sızlayacak..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol yağmur yüreklim, bilemiyorum, zamanla göreceğiz.

      Sil
  12. Çok içim acıyarak okudum. Çok gerçek çünkü :( Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol, hepimizin hayatında çevresinde bir sürü Melek'ler var malesef!

      Sil
  13. Canım gayet güzel gidiyor.Yalnız hala hikaye modunda okuyamıyorum güzel kuğum çok etkileniyorum nedense.

    Bir önceki yorumun dada çok önemli bir şeye değinmiş sin o saçma sapan dizide (ALEMİN KRALI)bu ne saçmalıktır rütük dedikleri şey nerededir yada kadın hakları diyenler,kadına şiddete son diyenler nerededir ben anlamıyorum.

    Canım kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok saçma geliyor ,eğlenceli bir şeymiş gibi yansıtılması.

      birinin canın yanmasına gözünün, kaşının yarılmasına gülenlere de bu tür programları izleyerek reyting yaptıranları da anlamıyorum.

      Canım etkilnmen gayet doğal insanız, bende yazarken en az sen kadar etkileniyorum emin olabilirsin.
      sevgilerimle.

      Sil
  14. Kugum guzel konu yakalamissin ama bu tur olaylar sadece ulkemizde degil tum dunyada oluyor kimi ulkelerde kadinlar daha ozgur daha direncli, kendileri ile ilgili birseyler yapmaya calisip ayaklarini ustunde durmaya calisiyorlar..ama yeteri kadar degil..Cok uzucu bir durum, kadinlarimizin dovulmesi kadar birde cocuklarimiz var dovulen , taciz edilen..keske birseyler yapilabilse, beyinler duzeltilebilse, midesi bulaniyor insanin,sagol canim..yazdiklarin icin..optum kocaman..

    YanıtlaSil
  15. Anadolu bahtsız gelinlerin türküleriyle dolu..
    Bu hikayeyede bir türkü yakılır ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece doğu , batı olarak bakmamak lazım,
      şiddet malesef her yerde yaşanıyor.

      Sil
  16. Kalemine sağlık canım ,takip ediyorum yeni hikayeni.Ne kadar gerçek okurken içim acıyor,melekler çok hayatımızda..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım,
      Hayatımızda haklısın o kadar çok Melekler var ki
      en acısıda insanın elinden bir şey gelmemesi!

      Sil
  17. Gerçekler böyle insanın suratına çarptıkça şükredecek bir sürü şey bulabiliyor...
    Aslında ne annem annesinin, ne de ben annemin kaderini yaşadım, bizlerin ki oldukça farklı... Belki şartlar, ortam aynı kaldığında yazgılar değişemiyordur...
    Gene harika bir anlatım, kutluyorum seni :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Terşekkür ederim, Kader deyip susmamak gerek.
      Zamanla kendini boşvermeye başladığında aynen annesi kendi gibi bir kızı olacak Meleğinde.
      ilgine teşekkürler:)

      Sil
  18. Zafer bayramın kutlu olsun demek için ziyaret ettim. Okumadan ayrılamadım yine çok gerçekçi bir hikaye olmuş çok inanarak okudum.
    Allah'a emanet ol dualarımız müşterek ve dualarda buluşmak ümidiyle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım öncelikle sana tekrar kavuştuğum için çok mutluyum,
      bloğunun içeriği ve paylaşımların beni ziyadesiyle mutlu ve huzurlu yapıyor.
      sevgilerimle.

      Sil
  19. Annenin kaderi kızına diye bir söz var kuğum..Çok kesin olmamakla birlikte doğruluk payı bazen oluyor.."kol kırılır yen içinde kalır" "Bu evden ölün çıkar.." ne kadar yanlış düşünceler. Bu felsefe kime göre kim koymuş. İnsanlar bu cesareti kimden alarak koyuyor. Dinden mi? hayır din asla insana zulmü reva görmez. Çünkü dine göre insan, kadın çok değerlidir.Geriye toplumun kendi koyduğu adet, töre ne dersen..İnsan daha doğrusu kadını değersiz, çilekeş olarak gören zihniyet..Artık insanlar uyanmalı, tabu haline getirilen bu yanlış anlayış yıkılmalı..İnsanın insanca yaşaması amaç olmalı..Anlaşma sağlanamıyorsa evlilik kadar boşanma da doğal bir durum..Kimsenin kimseye hayatı zehir etmeye hakkı yok.. Sevgili kuğum emeğine kalemine yüreğine sağlık bitanem.. öptüm sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen canım bu evden ölün çıkar deniyor ve malesef çoğu zaman ölüsü çıkıyor ve ardından ağlayıp ağıtlar yakıyorlar oysaki pişmanlık geri getirmiyor.
      İçlerinden belkide böyle olması daha iyi diye düşünüyor bile olabilirler , ölüsüne ağlamak daha kolaylarına geliyor sahip çıkmak sorumluluğunu almak daha zor!
      bende seni öptüm canım. sevgilerimle.

      Sil
  20. Annelerin yaşayamadığı hayalleri vardır, kendileri başaramazsa kızlarının yaşaması için ümit ederler. kesinlikle bu çok doğru bir tespit..kol kırılır yen içinde kalır sözü öyle aldatmaca bir sözki; gözümüz görmesin ama ye bu dayağı demek : olaki evini terk etmeye kalkma biz sana bakamayız demek kısaca..
    Melek çileli kadın..
    hayırlısı bakalım ne olacak, bir merak 4.bölüm rica olunur :) öpüyorum iyi geceler canım benim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Hanife ablayla aynı şeyi söylemişsin Gülçinim

      Kol kırılır yen içinde kalır ama kazın ayağı öyle değil malesef bu ailelerin sorumluluktan kaçma yöntemi başka bir şey değil.

      Hikayemi yazarken başka şiir yada yazı yazmayacağım sadece bu hikayeye odaklanacağım için hızlı gelecek devamı:)
      Sevgilerimle öptüm canım.

      Sil
  21. Canım ya yine yaktın beni, merakla bekliyorum hikayenin devamını :(

    YanıtlaSil
  22. yok ben bu erkanı döverim

    YanıtlaSil
  23. Harbi harbi yazar oldun sen.Bak ben bu romanı kitap cumhuriyetinde özetlerim.Hatta dur Sevilin güncesinide paylaşayım.Bir kapak yap bakem bana,:)Kitap yorumlamak için illa da yayınlanmasını beklemek olmaz ama değil mi:)Çok beğenerek okuyorum ve betimlemelerini başarılı buldum.Özellikle milka olanı:)Kızı kesmese bu adam ya:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak heyecan yaptım:)))
      Hemen başladım kapak çalışmalarına:))
      Yuppii meşhur olacağım:))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zona ve Ben...

 Küstüm!  Bu kuğu nerelerde diye  Hiç merak ta etmiyorsunuz?  Ölsem yedim çıkmış olacak.  Bir tek Benbir sormuş Allah razı olsun.    H asta oldum   o kadar  çok yemek Bloğu yapan arkadaşım var ancak bir tas çorba yapanım yok! Al kuğu bu çorbayı içte iyileş diyenim yok! Üç haftadır zona ile mücadele ediyorum daha önce bu hastalığa yakalanan blogcu arkadaşım A hesteydi-beste ile    hasta olduğu dönemlerde  konuşmuştuk hasta olduğu dönemlerde... ''Çok ağrılarım var acı çekiyorum'' demişti ve bende ona ''seni anlıyorum'' demiştim aynı acıyı yaşamadan anlayamıyormuş insan. yatağa hapseden ailevi ilişkilerden çevreden ve işten koparan bir hastalıkmış.  Son zamanlarda  istediğim bir kaç gün tatildi. Çok yorgundum yorgunluk stres sayesinde bir anlık boşluğumdan beni yakalayan bu hastalık.  Üç hafta  önce, sadece bir dakikada çıktı ve ilk olarak minnacık bir kaç sivilce gibi boynuma yerleşti sıcaktan olduğunu düşünüp ağrılara kulak asmadım.

Şşş! Kızlar bağırmaz

 Şşşş Kızlar bağırmaz  Eğer anne ve ya anne adayı  iseniz mutlaka izlemeniz gereken bir  film... Bu filmin bir karesine  instagramda  rastladığımda izlemeye karar verdim  Ramazanda  gece birde işten gelince  sahura kadar  uyumayayım diye  açtım filmi.   Film o kadar etkileyici ve sürükleyiciydi ki     film bittiğinde  sabah ezanına sadece beş dakika kalmış...  Sadece su içebildim filmin üzerine  yemek falan yiyemezdim zaten rüyamda da  Şirini gördüm  günlerce içimden çıkmadı  . Filmin beni bu kadar çok etkilemesinin sebebi ise çok gerçekçi olması  ... Oyuncular:Babak Hamidian, Merila Zare'i, Tannaz Tabatabayi  Tür:İran SinemasıYapım  Yılı:2010 Orjinal İsim:Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand  Puanı 8.2 Bir okuyucunun yorumu Dünya meşgaleleri yüzünden çocukları ile ilgilenmeyen ebeveynler Şehvetleri  ve sapkın düşünceleri  kendini bile düşünmeyen   caniler, masumların hayatlarını karartan sübyancılar... Dile düşmemek için şik

mutsuz bir insancık

 bazen kaçmak gerekir, kendinden , herkesten. çok bunaldım .çok yalnızım o kadar yalnızım ki  her gün pazarları dahil  16 saat çalışıp yine de çok yorgun değil. çok yalnızım. kimseye açıklayamadığım tuhaf bir yalnızlık.iki kaşımın arasında zaman geçtikçe  çıkan iz , ne kadar somurtkan biri olduğumun gayet açık kanıtlarında biri olsa gerek. ahh tabe efenim ne diyorsun be kuğu nerelerdeydin diyeceksiniz ! devrik cümlelerimi itinasız  virgülü noktası doğru yerde olmadını bildiğim  satırlarımın pek kimsenin umrunda olmadığını düşündüğümden sadece beynimde yazıyorum. mutsuz yalnız hatta halen fakirim...  hayatta en çok istediğim bir evimin olmasıydı ben biriktirdikçe ev fiyatları arttı .ben mutlu olmaya çalıştıkça sorunlar daha da arttı. bazen yaşamıma son mu versem diyorum sonra iğne batsa uf uf  diyorum canımın çok tatlı olduğunun farkına varıyorum . şey gibi bir  şry bozulsa onu tamir ederken daha da çok bozuyorum. . sonuç olarak mutsuzum .